Ülkemizde yüzlerce kulüp yüzlerce takım var. Ve futbolun en iyi liginde şehrimizin takımı yani Çaykur Rizespor var. Bu kulüp tarihinin en kritik sınavını veriyor. Bu sınav verilirken safların sıklaştırılması lazım. Çünkü mücadele büyük mücadele.
Çok akıllı adımlar atılması gerekiyor. Kriz yönetiminin çok iyi yönetilmesi gerekiyor. Ben Rizespor'un geleceğinin iyi olabilmesi için tek bir önerim var. ''Yapısal Reform''
Öncelikle borcun yapılandırılması lazım. 5 yıllık borç planlaması ile adımlar net ve istikrarlı atılması gerekiyor. Bu iş yapılırken şahıslar gelip geçse bile stratejilerin uygulanması gerekiyor. Borç yapılandırılırken süper lige sımsıkı sarılmamız gerekiyor. Çünkü Metin Kalkavan döneminde anladık ki 1. ligde olmak hem finansal olarak hem de prestij olarak çok şey kaybettiriyor. Onun için bu yolda tüm kartlarımızı oynamalıyız.
Herkes tabloyu kötü görsede ben görmüyorum. Mükemmel bir siyasi dostluk ortamı var. Bu şehre gönül vermiş yegane insanlar var. Herşeyden öte büyük Rizespor taraftarı takımlarına sımsıkı sarılmış durumda... Yapılması gereken sadece süreci yönetmek... Nasıl mı? Hemen anlatayım; Yöneticiler işini yapacak. Başkan yeri geldi herkese kollarını açacak yeri geldi herkesin peşinde koşacak. Yeri geldi yumruğunu masaya vuracak, yeri gelecek mağrur yeri gelecek mağdur olacak. Ama ne olursa olsun bir plan ve proje doğrultusunda minimum 5 yıllık plan doğrultusunda adım adım istikrarlı bir şekilde hareket edecek. Yöneticiler hareketli olacak işini yapacak.
Yöneticiler işini yapacak derken mesela ne yapacak? Sadece bir kaç küçük örnek vereceğim. Büyük tabloyu siz kafanızda oluşturun.
1) Yapılan işin paylaşılması. Alt yapı noktasında Rize'nin önde gelenlerini sürekli bilgilendirilmesi, Rizespor AŞ hissedarlarının kulübe daha fazla sokulması, idmanlara davet edilmesi planlama örgütleme koordinasyon kontrol mekanizmasının nasıl işlediğine dair insanları işin içine sokarak durumdan vazife çıkarması.
2) Çevresi iyi olan yöneticinin bağlantılarını devreye sokarak Büyük Rizespor geceleri hem Rize'de hem de İstanbul'da düzenlenmesi. Programa devlet büyükleri ve sanatçılarımızın da dahil edilerek büyük bir ruh yakalanması.
3) Medya sorumlusu yönetimiz reklam tanıtım ve işbirliği projelerinde şehrin önde gelenlerini içine sokacağı olaylara imza atması.
4) Taraftardan sorumlu yöneticinin, karşısındaki sadece bilet isteyen biri olarak değil bir ekip arkadaşı görerek beraber hareket etmesi ve her yıl en az 2 defa karaografi gibi büyük projelerde emek sarf etmesi. Tribünlerde birlik, beraberlik için düzenli toplantılar yapılması ve işi profesyonel bir şekilde ilerletilmesi.
Buna benzer daha nice olaylardan bahsedebilirim...
Bakınız şuan herkes durumlara negatif yaklaşıyor olabilir. Ama bu süreci doğru yerlere getirebiliriz. Yeter ki isteyelim... Üst akıl diyoruz ya.. Üst akıl biz olalım.
Birazcık Halim Mete'nin gülüşünden, birazcık Metin Kalkavan'ın beyefendiliğinden, birazcık Hasan Kemal Yardımcı'nın şehre inmesinden, biraz Ekrem Cengiz'in dikliğinden lazım.
Bakın iyi günde herkes konuşur, herkes gelir, herkes gündemde yer alır. Asıl kabiliyet durmuşken geriye giderken adım atmak. Devrim yapmaktır..
Ve son olarak, NE MUTLU ÇAYKUR RİZESPOR'UM DİYENE