Geçen yıl süper ligde yola çıkarken bir çok uyarıda bulundum.
Kadronun yetersiz olduğundan, diğer takımların kaliteli transferlerinden ve zor deplasman ambiyanslarından...
Çünkü biliyordum ki bu takım 1. Lig seviyesinde bir takımdı.
Metin Kalkavan'ın başkanlığı bırakmadan önce, 1 iyilik 1 kötülük yaparak gitti.
İyiliği oturmuş kadroyu bozmaması, birbirini tanıyan oyuncuların aynı alışkanlıklarla yola devam etmesini sağlaması şeklinde oldu.
Burası çok önemli bir noktaydı. Çünkü Çaykur Rizespor dün Adana Demirspor'u yendiyse bu oturmuş kadronun olması yüzündendir. Bu maç 12. Haftada oynansa Giray Bulak'ın ekibi rakibe fileyi göstermezdi.
Yanlışı, yani kötülüğü ise Hikmet Karaman ile yolları ayırmamak oldu.
Çünkü bu takımın geleceğinde, gelişiminde, futbol şehri olma noktasında bir katkısı olamaz. Dünkü maçta bile 1-2 maç devam ederken takımı geri çekerek macera aradı. 90'lı yılların futbol mantığını devreye soktu. Geriye yaslanmak en kolayı. Ama günümüz futbolu bu değil. Top sende olursa güvendesin, geri çekilince değil!
Maçta ki bireysel performanslara gelecek olursak Samudio'nun bu takımı yukarı taşıdığı söyleyebiliriz. Akıllı işler yapıyor. İvme kazandırıyor.. Daha da iş yapacaktır... Kaleci Gökhan büyük oynuyor. Milli Takıma göz kırpıyor. Süleyman "1-2 haftaya ilk 11'de yerimi alırım" diyor...
Kıssadan hisse; takım iyi başladı. Ama bu bizleri erken şampiyonluk havasına sokmasın. Önceki sezonlardan tecrübe edinmişliğimiz var zaten.
Haftalar ilerledikçe herkes yavaş yavaş ivme kazanıyor olacaktır... Rize ise süper ligin olgunluğu ile sahaya çıkıyor. Eee bir de Hasan Kemal Bey protokolden, taraftar Rize'den bastırınca olanlar oluyor.
İpin ucu sıkı tutulursa, her maçı şampiyonluk havasında oynarsan başarılı olursun.
Gerisi teferruat.