Milyonlarca çalışanın merakla beklediği asgari ücret yeni yılda yüzde 14.2 artışla 1603 lira olacağı dün açıklandı. Asgari ücrete dair veri ve düşüncelerimden önce son haftalara ait piyasalara dair gözlemimi paylaşmak isterim.
Dün gece kardeşim Mustafa ile gerçekleştirdiğim 12 günlük Rize seyahatimden İstanbul’a döndüm. Uzun bir süredir özellikle esnafın, desteği olmayan işletmelerin ciddi ölçüde iş yapamamaktan yakındığına vakıftım ama İstanbul – Rize karayolu güzergahının son halini görünce itiraf edeyim yeni yıl öncesi ekonomimiz adına daha bir karamsarlığa kapıldım. Gidişte de, gelişte de mevsim açısından zerre sıkıntı yoktu, çok az yerde satıh düzeltmesi vardı ama seyreden araç yok gibiydi.
KAMYONLAR EMTİA TAŞIMIYORSA EKONOMİ
Alternatif ulaşım olanaklarının varlığı her daim hareketli, yoğun olduğuna şahit olduğumuz bu güzergahın böylesi durgunluğuna yanıt olamaz. Karayolu güzergâhı üzerinde tesis işletenler çok net olarak akşama kadar boş boş müşteri beklemenin ötesinde “artık eskisi kadar kamyon, TIR’da geçmiyor, çünkü ticaret durmuş olmalı” diyorsa ciddi ciddi düşünmek gerekiyor. Yol boyunca ekonomik nedenlerle kapanan tesislerde zaten fotoğrafı netleştiriyor.
Rize’de durum…
Nerdeyse hemen her eve Çaykur’dan hareketle emekli maaşı girdiği için ekonomik krizlerden Ankara gibi minimal düzeyde etkilenen Rize’de de esnafı ilk kez ekonomik durgunluğa bu kadar tepkili gördüm. Kent yine yaz ayları gibi kalabalık, aracınızla merkeze inemiyorsunuz da. Ama esnaf dostlar kuru kalabalık diyor. Ama genel iş yapamamaktan şikayetçi iken üniversite öğrencilerinin ayaklarının alıştığı yeme – içme mekanları fevkalade hareketli. İyi ki üniversitemiz var şehrimizde; polemikleri, akademik konuları tartışıladursun görünen o ki, görüntü çaya ikame ürünün üniversite gençliği olduğunu gösteriyor.
Gelelim 2018 yılı asgari ücretine.
2018 yılı asgari ücret rakamını belirlemek üzere dördüncü kez toplanan komisyon rakamı 1404 TL’den 1603 TL’ye yükseltti. Hep kıstas aldığımız AB Ülkelerinin asgari ücretlerine göre bizimki çok düşük düzeyde. Görüşmelerde iş gören temsilcileri daha yüksek rakam için ısrarcı oldular ama madalyonun diğer tarafında, ödemeyi yapacaklar 1404’den 1603’e 200 lira artışı ancak göze alabildiler. Üstelik Türk-İş ve TİSK’in 100 liralık asgari ücret desteğinin yeni yılda da devam etmesini istemeleri de sonuçsuz kalmışken.
Türkiye’de asgari ücret bugünkü kura göre yaklaşık olarak 357 Euro iken AB ülkelerinde sıralama şöyleymiş:
Lüksemburg 1.999
İrlanda 1.563
Hollanda 1.552
Belçika 1.532
Almanya 1.498
Fransa 1.480
Büyük Britanya 1.397
İspanya 825
Slovenya 805
Malta 736
Yunanistan 684
Portekiz 650
Estonya 470
Polonya 453
Slovakya 435
Hırvatistan 433
Macaristan 412
Çek Cumhuriyeti 407
Letonya 380
Litvanya 380
Romanya 275
Döviz kurunun da yükselmesinin etkisiyle Türkiye’de asgari ücret 350 Eurolara kadar düşmesi, battı denen, krizle boğuşan Yunanistan’da bu rakamın 706 Euro olması sanırım iş gören ve reel piyasalarımızın fotoğrafını net ortaya koymaktadır.
ASGARİDEN VERGİ ALINMAMALI
Gelişmiş ekonomilerde, insan faktörünün önemsendiği ülkelerde vergi adaleti çok önemsenir ve vergi adaleti oransal olarak çok kazanandan çok, az kazanandan az alınması ilkesine dayandırılır. Bugün ülkemizde belli vasıflı işler dışında nerdeyse tüm iş görenler maalesef asgari ücretle istihdama mecbur bırakılmaktadır. Çalışanların asgari ücretle istihdama mecbur bırakılmaları bir anlamda açlık sınırında yaşam mücadelesi verdikleri sonucunu doğuruyorsa, artık kamunun hep talep edilen ama duymazdan geldiği asgari ücretten gelir vergisi alınmaması hususunu ciddi ciddi düşünmesi gerekir.
Mümkün mü?
80 milyon nüfusumuzun kadın ve erkek olarak 29 milyonu çalışıyor. Çalışanların 19 milyonunu ücretli, 19 milyon ücretlinin de 6.5 milyonu asgari ücretle çalışıyor. 6,5 milyon asgari ücretli için ortalama 250 TL gibi vergi yükü olsa kamuya getireceği ek yükte 1.6 milyar TL olur.
Çok mu?
Yılda 50 milyar faiz ödeyen bir ülkede ekonomiye de dinamizm kazandıracak 1,6 milyar TL taşınabilir bir yüktür. 6.5 milyon insanımız bir nebze daha insana yaraşır mali kaynağa kavuşturulurken gelir dağılımında adalet bir nebze de olsa sağlanmış olur. Üstelik kamunun üstleneceği ek yük, ilgili bireyin tasarruf kabiliyeti olamayacağından aynı ay içinde tekrar ekonomik dolaşıma dahil olacaktır.
İşvereni ile, çalışanı ile umut, huzur ve sağlık dolu bir yıl diliyorum.