Televizyonlarda yöremizle ilgili bir dizi yayınlanacak olsa, her zaman gurur duyduğumuz doğal güzelliklerimiz gözükecek diye sevinir, ama sonrasında da özellikle şivemiz becerilememiş diye tepki gösteririz. Elbette bu tepkide haklıyız, ya doğru dürüst şiveyi becersinler, becerebilenlere rol versinler, yöreden cast yapsınlar yada beceremiyorlarsa güncel Türkçe ile seslendirdinler.
Aslında bu lehçe sorunu sadece bizim yöreye ait değil. Doğu Karadenizli olmayana bu berbat şive normal gelebilir, tıpkı bir başka yöremizin şivesini yapan sanatçıyı izlerken bizimde ne güzel Trakya, Doğu veya Ege şivesi yaptığını zannettiğimiz gibi. O yörelerimizin insanları da bizim fark edemediğimiz çarpıklığı görüyor ve rahatsız oluyor. Yani lehçe sorunu genelde var.
Ama her kes kendi sokağından, penceresinden baktığından bizi Doğu Karadeniz’in şivesi daha çok ilgilendiriyor. Bu arada şiveden bahsediyoruz, lazca çok farklı, karıştırmayalım.
Elbette şivemizi çok iyi yapan hem de Karadenizli olmayan sanatçılarda var. Değerli tiyatrocu, ekranlardan yakinen tanıdığımız Erkan Can bu değerlerimizden biri. Başkaları da var ama özellikle Erkan Can’ı örneklememin nedeni kendisinin başrolünü oynadığı “Paçi” isimli bir oyundan bahsedecek olmam. Paçi, yerel dilde kullandığımız “uşak”ın dişi versiyonu, kız çocuk yani.
Paçi’yi daha öncede yazabilirdim ama bir süredir Avustralya’da yaşayan emekli edebiyat öğretmeni İrfan Güngör hemşerimizin Facebook duvarımda bugün paylaştığı bir yorum açıkçası tetikledi beni.
Sayın Güngör özetle diyor ki, “Rize Ağzı üzerine yazdığım bilimsel araştırmam Rize İl Halk Kütüphanesinde mevcut. Evrenden göç etsem de bu kaynak kitabımla anılacağım. Evrenden göç etmeden hayalimde, edebi ve tarihi açıdan önemli bir eksiklik olarak gördüğüm Rize’nin Rus’lar tarafından işgal dönemini işleyen yerel ağzımızla yazılmış bir piyesi yazmak.”
Hem bir dönemi ele alacağı, hem de lehçemizle kaleme alınacağı için paylaşımı değerli buldum. Her iki konuda da basılı eserimiz o kadar az ki, yenilerini mutlak teşvik etmemiz gerekiyor. Rize Lisesinde müdürlük yapmış, emekli bakanlık başmüfettişi uzman tarihçi Yakup Özkan ve dil bilimci, müzikolog Mahiye Morgül’den kendi uzmanlık alanlarında RİMER’in başkanlığını yaptığım dönemde önemli katkı aldık. İnteraktif sohbetler organize ettik, Mahiye Morgül teşvikimle Yerel Türkülerimiz ile ilgili bir kitabı yayınladı, Yakup Hocada Cumhuriyet dönemini bilahare kitap olarak basılmak üzere makaleler halinde bizlerle paylaşmaya devam ediyor.
Gelelim PAÇİ’ya...
Bilebildiğim yerel lehçemizle yazılmış ilk profesyonel tiyatro oyunu. Dokuz Eylül Üniversitesi Dramatik Yazarlık-Dramaturgi Ana Sanat Dalından sonra İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda reji asistanı olarak çalışırken Kadir Has Üniversitesi’nde Dramatik Yazarlık yüksek lisans programına devam eden Burak Akyüz tarafından kaleme alınmış.
Burak Akyüz’ün 20 kadar tiyatro oyunu var, Komedi Oyunu ve Senaryo Yazma Tekniği isimli mesleki kitabı ve Bella isimli romanı yayınlanan eserleri. Birçok dizide senaristlik yaptı. Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde ve birçok kültür merkezinde tiyatro konusunda farklı dersleri verdi.
Burak Akyüz, eski gıda toptancısı Alaattin Akyüz ile emekli öğretmen Günay Kolçak Akyüz’ün büyük oğlu. 1980 Rize doğumlu. İstanbul’da büyümüş olsa da çoğu Rizeli gibi toprağına sevdalı ve ilk önemli eserini de Rize lehçesi ile kaleme almış.
Paçi’yi İstanbul Halk Tiyatrosu İstanbul dışında turne kapsamında yurdun çoğu illerinde ve Kıbrıs’ta sahnelemiş. Kemal Başar’ın yönettiği, geleneksel tiyatro öğelerinin bol bol kullanıldığı çağdaş bir yorumla sahnelenen müthiş bir Karadeniz komedisi. Oyunda Karadeniz'de gezici tiyatro yapan bir adamın Karadeniz'i değiştirmeye, bozmaya, satmaya, talan etmeye çalışanlara karşı mücadele ederken karşısına çıkan Karadeniz kadar hırçın bir kızın birleşen öyküsü sahnede izleyici ile buluşuyor. Modern bir Donkişot öyküsü gibi.
Kumpanya tiyatrosu olan Fırat karakterini müthiş performansıyla canlandıran deneyimli tiyatrocu Erkan Can, damarlarında 90 oktan Karadeniz kanı taşıyan inatçı, çaçeron, tuttuğunu koparan, bir o kadar da tatlı bir Karadeniz kızı Paçı’yı de Neslihan Yeldan oynamıştı.
Paçı, toplumsal mesajı verirken izleyiciyi eğlendirende bir oyun. Kendini akıllı zanneden köylülere, onlara fark ettirmeden fevkalade güzel laflar sarf ediyor, nabza göre şerbet veriyor.
Kendisi de bir Karadeniz paçisi olan eleştirmen Ece Saruhan, oyun hakkında, “yalın bir hikâyeyi, yalın bir dekor ve anlatımla seyirciyle buluşturan sıcacık bir Karadeniz komedisi. Oyunda çok sık geçen 'Oy başimun yazulari' repliği sizin de dilinize dolanacak” yazmış.
PAÇİ’yi tamamı RİMER Üyelerinden oluşacak bir kadro ile sahnelemeyi oyunun yazarı Burak Akyüz’le birkaç kez tartıştık. Yoğun program akışımızda bunu gerçekleştiremedik ama süreçte bizim yazdığımız, bizim oyunu, RİMER Üyelerinden oluşacak ekip veya Rize’de yerleşik bir tiyatro pekala sahneleyebilir, kültürümüzün sürekliliğine katkı sağlayabilir.
Kim bilir belki Paçi, İrfan Güngör Hocayı da harekete geçirir, yeni bir yerel oyun daha kazanmış oluruz.