Dün gece medyamızın bir hafta boyunca ısıttığı, hatta gerdiği demek daha doğru olabilir Lig Lideri Galatasaray’ın 8 puan gerisinde ki Fenerbahçe ile olan müsabakasını bizde kalabalık bir grupla izledik.
Bir yanda lige fırtına gibi girmiş ama son yıllarda rakibe karşı genelde başarısız olunmanın verdiği psikoloji ile aşırı motivasyon yüklenmiş bir takım, diğer yanda daha sakın, yeni yeni form tutmaya başlamış, ligde ki konumu nedeniyle kaybetmeye tahammülü olmayan bir takım.
90 dakikanın sonunda Galatasaray bu sezon ilk kez bir müsabakayı gol atamadan, Fenerbahçe’de ilk kez bir müsabakayı gol yemeden tamamlamış oldu. Bu lig çok daha su kaldırır ama eğer GS galip gelmiş olsaydı, ciddi bir avantaj yakalamış, FB de 11 puan geriye düşmüş olurdu. Maçı iki takımda kazanabilirdi; pozisyonlar, verilen-verilmeyen kartlar, penaltı iddiaları, hatta müsabakanın yarıda kalması bile söz konusu olabilirdi.
Maç sonu televizyon yorumcuları kendi pençelerinden asıp kesiyor, sosyal medyada birbirine 360 derece zıt yorumları okuyoruz. Medya böyle de, müsabakayı beraber izlediğimiz arkadaşlarımızın müsabaka esnasında ki yorum ve eleştirileri farklı mi?
Oysa hepimiz aynı müsabakayı izledik. Pencerelerimiz farklı olunca yorumlarımızda farklı oluyor maalesef. Oysa farklı olsa pencerelerimiz objektif olabilmeyi becermemiz lazım.
Dünyanın en iyi hakemlerinden Cüneyt Çakır, bizim ligde iyi maç yönetemiyor. Evet, doğru. Ama neden. Daha müsabakaya tayın edilmeden medya silahşorları yıpratmaya başladı kendisini. Hem de iki taraftan. Bu düzeyde bir hakem hataya zorlanabiliyorsa daha az elitini varın siz düşünün.
Sosyal medyadan her biri değerli dostlarımın, özellikle de Gassaraylı arkadaşlarımın yorumlarına bakıyorum, Fenerbahçe’yi yenememenin faturasını da Çakır’a çıkarıyorlar. Teraziye vurmak ne kadar doğru ve de mümkün bilemiyorum ama 90 dakikanın sonunda Çakır’ın GS’lılarca bu denli eleştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
En basitinden Çakır sayesinde 3-0 mağlubiyetten yırttılar. Çünkü 59.dakikada kafasına aldığı yabancı cisimlerle acı içinde kıvranan yardımcı hakem Ongun, Hakem Çakır’a devam edebilirim demeseydi veya Çakır oyunu direk tatil etseydi (kurallara göre edebiliyor, Avrupa kesinlikle devam edilmez) kurallara göre sonuç hükmen mağlubiyetti. Müsabaka devam edince içerde oynanacak ilk müsabaka olan Gençlerbirliği müsabakası seyircisiz oynanacak muhtemelen. (Oysa futbol seyircisi ile güzel)
Serdar Aziz'in, Hasan Ali’nin pozisyonları kitaba göre penaltı değil ama 24’te Denayer’in, Janssen’e kayarak yaptığı müdahalenin karşılığı kırmızı olmalıydı. Ve de Jansen'in iptal edilen golü, net gol. 73’te Belhanda’yı aldatma dolayısıyla ikinci sarıdan atması da yorum, atmasaydı da neden atmadı denilecekti. Dedim ya, nereden baktığınıza bağlı, bana göre de Çakır, Fenerbahçe’ye borçlu.
Maçın sonunda kaybettiği 2 puan için Fenerbahçe üzülmüştür. Oysa 8 puan önde olan ezeli-ebedi rakipleri bu kadar aşırı motive olmadan daha serinkanlı olarak sahaya çıksalardı sonuç lehlerine dahi olabilirdi. Hatta Galatasaray için belki de lig şimdi başlıyor, çünkü oynayacakları ilk 5 müsabakanın üçü Trabzon, Başakşehir ve Beşiktaş’la.