Karadenizliyim ama oldum olası Anadolu türkülerini de severim. Uzun hava değil ama bazılarının buğulu sesleriyle yanık yanık okudukları, her birinin hikayesi olan türküleri kastediyorum.
Bu türküleri okuyanlardan Nuray Aksoy’un da sesini beğenir, ara ara dinlerdim. Belki bunda soyadı benzerliğimizin minnacık katkısı olmuş mudur diye kendime sorduğumda olmuştur.
Sonra fark ettim ki Nuray Aksoy, Karadeniz’de okuyor. Bravo dedim, ağzı bizim türkülere de uygun. Ardından tam aksine bizim taraflı olduğunu, tüm yörelerin türkülerini kendi yaptığı TV programında okuduğunu öğrendim.
Bizdendi, Çaykaralı olduğunu da 2017 Mart’ında Kurucu Başkanı olduğum Rize Derneğinin Rize’nin yetiştirdiği Sadettin Kaynak’tan sonra en büyük ve değerli müzik insanı, bestecisi merhum Hasan Sözeri için Anma Gecesi hazırlıkları aşamasında öğrendim.
Anma programını merhumun sanat müziği ve türkülerini dernek bünyesinde oluşturduğumuz amatör koro ile Rize kökenli 15 kadar sanatçının okuyacağı tarzda, konseptli bir program olarak tasarlamıştık. Sazlara bütçenin şart olduğunu biliyor, değerli bir üstadın anma gecesinde hemşerilerinin gönüllü görev alacaklarını düşünüyordum. Kimi aradıysam, ikinci paragrafa gerek duymadan şefimizin vereceği eseri memnuniyetle okuyacağı yanıtını aldım. Öyle de oldu; çok farklı kulvarlardan Rizeli sanatçılar kendi tarzlarında merhumun eserlerini 900 kişinin önünde seslendirdiler.
Nuray Aksoy (Zeynep Başkan’la beraber) da düşündüğüm ama o kadroya dahil edemediğim bir değerdi. Çünkü kuralı çok net koymuştuk, eserleri sadece Rize kökenli sanatçılar seslendirecekti, Nuray komşu ilimizin Çaykara ilçesindendi.
Sonrasında TRT Müzik için hazırlanan bir proje vesilesiyle tanıştık ama bağlı olduğu ajans nedeniyle o projede de görev alabilmesi mümkün olamamıştı.
2 hafta önce görüştüğümüzde çok karamsardı. Müziğe küs aşamasındayken yetmedi biraz da ben kafasını karıştırdım. Tepki vermedi, dinledi, var bunda bir hayır dedi.
Bir hafta öncede bu yazımın altına paylaşacağım videoyu o da benim gibi tesadüfen izledi. Duayen gazeteci, Televizyon yorumcusu Mehmet Barlas NTV’de birkaç yıldır Oğuz Haksever ile birlikte “Makam Zamanı” isminde farklı ve keyifli bir müzik programı yapıyordu. Barlas, 9 Haziran tarihli programında Nuray Aksoy’u fevkalade güzel bir şekilde lanse ediyordu.
Nuray Aksoy, bilgilendirmek için beni aradığında benimde o programı tesadüfen izlediğimi öğrendi. Yine de hiç izlememişim gibi coşkuyla anlattı bana o an hissettiklerini ve benim bilmediğim daha sonraki gelişmeleri.
Akşam üzeri gittiğim köyden saat 01 gibi İstanbul’a dönmek üzere otobana tam çıkmak üzereydim, türkü dostlarımdan biri aradı. “Mamoş’u dinledin mi, mesajına gönderdim” dedi. Türkü sevdiğimi bilen arkadaşlarım zaman zaman beğendikleri türküleri benimle paylaşırlardı. Ama bu kez dinlememi önerdikleri, Sevgili Nuray’ın Mehmet Barlas’ın programında da seslendirdiği “Pencereden Bir Taş Geldi, Ben Zannettim ki Mamoş Geldi” idi. Arkadaşımın bu Elazığ Türküsüsün bizdeki gizemini bilmesi elbette mümkün değildi. Zaten bir şey anlatmadım da.
Ama 2 saat kadar önce Kozyatağı’na varıp benzin aldığım esnada gelen mesaj bu satırları yazmaya götürdü beni. Gelen mesajda, bayramımı tebrik edip, “Hocam, iyi ki yıllar önce okumuşum Mamoş’u, NTV’de ki programdan sonra başladığım günkü heyecanı duymaya başladım” diyordu.
Aradım, yoldaydı o da. Konser için Tokat’a gidiyordu. Az önce bir arkadaşımın da Mamoşu dinlememi önerdiğini söyledim. Uzun uzun lafladık, “tevafuka hep inanmışımdır hocam” dedi.
Eve geldim, birkaç saatlik uyuma zamanımdan çalıp bu satırları yazmak ve Mamoş’u sizlere de paylaşmak istedim.
Güneş, battıktan sonra zamanı gelince yeniden çıkardı hep. Her çıktığında olmasa da güzel düşünene güzellikler getirirdi. Ben de çıkmadan yazımı tamamlayıp yeni umutları düşünerek uyuyacağım.
Hazır Mamoş’da uyanmışken.