Devletler de canlıdırlar. Doğar, büyür ve ölürler. Bu meşhur tespiti bilmeyenimiz yoktur sanırım.
Peki her canlı bir fikre sahipse devletlerin de fikirleri olması gerekmez mi?
Her devlet bir milletin kenetlenmesiyle filiz verir ve her millet mutlaka bir ülküye sahiptir. Ülküler "Yol"da yürümeyi gerektirir. Kimileri bu yolu; "Beraber yürüdük biz bu yollarda" diye tarif eder, kimileriyse "Adalet Yürüyüşü" der "Yol"a düşer. işte bir devlet ve farklı iki yol.
Yolları beraber yürüyenler, "gittiğiniz yol, yol değil" diyenleri dinlemedi, "Kandırıldık" dedi. Şevkatli bir devlet tokadı yedikten sonra da bağışıklığı gördü, "Öz"e dönmek için kolları sıvadı.
"Köprü yaptık, yol yaptık" diyenler yeni bir "Yol"a girdiler. Yol o ki, geç kalınmış ama isabetli; yol o ki zikzakları var ama devletlü...
Devlet bu, "Yol"a sokar. 2000 yıl hangi yol varsa masada şimdi yol, o yol olmalı elbet.
Yanlışlar var hâlâ. "Yol"da değil ama yürüyenlerde...
Mesela nerede bu siyasi ayak?
Sahi bunlar ne ayak?
Madem "Metal yorgunluğu" var AKP'yi feshetmenin dahi masada olması gerekmiyor mu?
Ülkü demiştik, "Yol" demiştik... İşte size diğer yol: sözde adalet yürüyüşü.
Yolda adalet arayanlar, yolunu adaletli çizmemişler bir kere...
O adalet, aldığı 2. el cep telefonunda By-luck bulunduğu için "paralelci" denen saf Anadolu insanı tutuklanırken veya itham edilirken neredeydi? Devletin sırrını ifşa ederek ihanet boyutunda suç işleyen vekilinize dokununca mı adalet arar oldunuz?
Bu adalet(!) değil miydi gazete manşetlerini delil göstererek parti kapatmaya çalışan?
Ülkenin iktidar partisine darbe yaparcasına, manşetlerden saldıranları ve bu manşetleri de delil(!) gösterenleri alkışlayan eller, bugün Adalet Pankartı tutmuyorlar mı yollarda?
Devlet bu, "Yol"a da çıkarır. Ama yeri gelir yola yatırır, tankı durdurur!
"Yol" o ki, her millete nasip olmaz!
Şimdi yol var önünde. Belli ki daha aşılmadı. Şayet aşılsaydı, bir taraftan; yerli tankıyla, uçağıyla, savunma sistemiyle İHA'sıyla veya savaş gemisiyle övünen bir ülke, diğer taraftan; Avrupa'nın şımarık çocuğu Yunanistan'ın hamlesine bu tepkiyi mi verirdi? Demek ki daha zamanı değil!
İngiliz Parlamentosu bir Kıbrıs'dan bastırıyor, bir Ege'den!
Türkiye ise şimdilik sadece seyreden!
En azından öyle oynamalı. Zaten "Akılsız başın cezasını çeken ayaklar" varken bir de devletimiz bu ayaklardan mı olsun?
"Bırakın bu ayakları!" diyenlere aldanmayın siz!
Ayakta yönetmek için, bizi "Kıyamet"e zorlayanlara karşı ilk hamleyi yapan biz olmayacağız! Ne olduğumuzu, kim olduğumuzu bilecekler, ama unuttuğumuzu zannedip bu şüpheyle delirecekler de!
İşte o şüphe ki, unutturacak 15 Temmuz'un "Hazır"larını! Sıkıştırdıklarını sanacaklar, unutacaklar bu milletin "Hızır"larını!
Hızır'ı gizleyen "Hızır"larını!