Çaykur Rizespor, Cumartesi günü Tuzlaspor deplasmanında oynadığı maçta rakibini 1-0 mağlup ederek Süper Lige yükselecek ilk 2 takım arasındaki yerini korurken, aynı gün maalesef bu galibiyet sevincine gölge düşüren bir acı yaşadık.
7 Aralık Çarşamba günü Mehmet Cengiz Tesislerinde üzerine kale direği düşmesi sonucu ağır yaralanan ve RTEÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakımındaki 3 günlük yaşam mücadelesini Cumartesi günü kaybederek hayata gözlerini yuman 8 yaşındaki Yiğit Demirel’in vefatı, herkesi derin bir yasa boğdu.
Bu yüzden bu haftaki yazımda Rizespor’un aldığı galibiyeti, bulunduğu durumu, geleceğini falan yazmak istemiyorum.
Yaşanan bu vahim olaydan dolayı Yiğit Demirel’in ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum. Yiğidimizin mekanı zaten cennet… Tüm Rizespor camiasının başı sağ olsun. Tarif edilemez bir acı ama böyle bir acıyı yaşıyorken unutmamamız gereken noktalar var.
Öncelikle bu vahim olayı umarım kaderle kimse açıklamaz. Bu bir kaza ve kazalar, ihmallerin sonucunda ortaya çıkar. Maalesef Minik Yiğidimizin yaşadığı bu kazanın da temelinde ihmal veya ihmaller yatıyor ve mutlaka bir sorumlusu ya da sorumluları var.
Bu yüzden bazı soruları sormak gerekir...
Öncelikle aklıma takılan konu şu; Her yıl kulübümüz tesisleri UEFA Lisansı alıyor. Bu lisans verilirken alt yapı tesisleri de kriterlere dahil mi? Dahil ise bu kriterler içinde mesela kale direklerinin sabit ve sağlam oluşu değerlendiriliyor mu?
İddiaya göre kale direkleri iple sabitlenmiş ve bu ipin kopması sonucu kaleyle oynayan Yiğit dahil diğer arkadaşları kalenin devrilmesine sebep oldular. Kale direkleri yere sağlamlaştırılmayıp eğer gerçekten iple sabitlenmeye kalkışılmışsa bu bir ihmalin, dikkatsizliğin işaretidir.
Diğer önemli nokta ise, henüz antrenmanları öncesinde sahaya giren çocuklara kim izin verdi veya kimlerin gözünden kaçtı?
Elbette bu yaştaki çocukları kontrol etmek zordur ve bu yüzden o tesise gelen özellikle 14 yaş altındaki çocuklara karşı daha dikkatli ve disiplinli olunmalıdır. Mutlaka uyarılar da yapılmıştır ama bunlar çocuk ve bazen kaşla göz arasında yapabilecekleri hareketler birçok kazayı beraberinde getirebilir. Ki yaşanan bu acı olayda da gözden kaçan en önemli nokta bence bu konudur.
Böyle bir acının vicdanı boyutuyla kimse yaşamak istemez. Çok üzücü bir olay ve şu an Rizespor alt yapısında bulunan çalışanlardan tutun Kulüp en üst kademesine kadar herkesin derin bir üzüntü içinde olduğu bir gerçek. Bu saatten sonra atılacak hiçbir adım yiten bir canı geri getirmeyecektir. Ama dediğim gibi bu bir kader değil bir kazaydı ve bu kaza da ihmalin, dikkatsizliğin eseridir. O yüzden mutlaka sorumlusu ya da sorumluları da vardır.
Kulüp resmi web sitesine fotoğrafı konulmadığı için iki medya çalışanını hemen işten kovan Sayın Başkan İbrahim Turgut’un, bir canın yitirildiği bu vahim olay dolayısıyla gerekli kulüp içi soruşturmayı titizlikle yaptıracağından eminim.
Yiğit’in ismi yaşatılsın
Öte yandan Milliyetçi Hareket Partisi Rize İl Başkanlığı da, Çaykur Rizespor Gençlik Geliştirme ve Futbol Eğitim Merkezi Binası'nın isminin "Çaykur Rizespor Yiğit Demirel Gençlik Geliştirme ve Futbol Eğitim Merkezi" olarak değiştirilmesi teklifinde bulundu.
Gerçi Rizespor Kulübümüz maalesef vefa noktasında yıllardır sınıfta kalan bir kulüptür. Ne bu güne kadar efsane olmuş Şenol Birol ismine sahip çıkabildi, ne 4 yıl önce kulüp futbolcusuyken kansere yakalanarak hayatını kaybeden Abarhoun ismine sahip çıkabildi.
Dilerim Yiğit’in ailesinin de görüşü alınarak MHP Rize İl Başkanlığı’nın sunduğu bu teklif değerlendirmeye alınır.