Bu sezonun ilk galibiyetini alma ümidiyle gidilen Antalya deplasmanından, 6 dakikalık uzatmalarda yenilen iki golle elimiz boş döndük.
Şaka gibi; önce Kasımpaşa maçında 2-0 öndeyken üst üste yenilen gollerle 3-2 mağlup olduk. Ardından Akhisar deplasmanında 1-0 öndeyken Kaleci Gökhan yüzünden 1-1 ile evimize döndük. Hadi Erzurumspor maçını hak edebileceğimiz bir skorla kapattık diyelim. Ama dünkü maçın bahanesini bulamıyorum.
Özellikle ilk iki maçın faturası, oyuna geç müdahalesi ve tartışmalı oyuncu değişikliklerinden dolayı ağırlıklı olarak İbrahim Hocaya kesildi. Erzurum maçında takım olarak zaten yorgunluk had safhadaydı, hoca ne yapsın? Ama aynı şeyi dünkü maç için de söyleyebilirim; Hoca ne yapsın?
İlk yarıda her iki ekibin de top kayıplarıyla dolu kontrollü oyununu izledik. Buna rağmen birkaç gol olabilecek pozisyon yarattık ve ilk yarı olumlu bir görüntü ortaya koyduk. Yeni transferimiz Boldrin hareketli görüntüsüyle kısa zamanda takıma uyum sağlayıp kendini bu maça hazırlamasıyla göz doldurdu. En etkisiz gibi görünen Umar yaptırdığı penaltıyla 1-0 öne geçmemizi sağladı.
İkinci yarıda aynı Umar bu kez kendisine yapılan hareketle rakibi 10 kişi bıraktı. Net gol olabilecek pozisyonlar da üst üste bulduk. Rakibe karşı iyi defans da yaptık. Her şey güzel gidiyorken, bir gol daha atıp rahatlamayı ümit ederken, artık son dakikada Gökhan’ın hatasına ne diyelim. Akhisar maçı sendromunu mu yeniden yaşayacağız derken, Koray sağ olsun bize Kasımpaşa kabusunu yaşattı.
Şimdi Koray’ı neden oyuna soktu diye İbrahim Hoca’ya kızacak değiliz. İlk kez bu sezon futbolcuya şans verdi. Zaten oyuna girip 2 dakika sonra sarı kart görmüşsün. Daha dikkatli olman gerekmiyor mu, üstelik de uzatmaların bitmesine nerdeyse bir dakika kalmış. 90 dakika ortaya konulan emeğe, performansa yazık değil mi? Zevkle izlediğimiz maç sinir harbi yaşamamıza sebep oldu.
Maalesef “Karaktersizler” şeklinde bir başlık kullandım bu maçla ilgili. Herkesin hakkını yiyemem, galibiyet için mücadele edildi. Bir türlü gol gelmeyince basit hatalarla puandan olmak üzücü. İbrahim Hoca geçen haftaki röportajında kendisinin karakterinin takıma da yansıdığını söylemişti. Şimdi hala aynı düşünceye sahip mi bilemiyorum ama benim başlığım direk kimsenin kişiliğine yönelik değildir. Saha içi karakterle alakalıdır.
Herkes işini yapmalı, kimse böyle bir mağlubiyet yaşamayı istemez. Buna inanmam ama saha da ortaya konulan duruş, hırs ve azim futbolcunun saha içi karakterini oluşturur. Böyle basit ve bireysel hatalarla bir takımın kaderine etki etmek hem aynı takımdaki canla başla ter döken arkadaşlara, hem de camiaya ihanettir.