Ligin liderlik koltuğuna oturan zorlu ekibi Başakşehir karşısında aldığımız 2-1’lik mağlubiyetle üst üste üçüncü yenilgimizi alırken, 3 puan hasretimizi ise 4 maça çıkardık.
İsmail Hocanın göreve geldiği günden itibaren onunla bu işin olmayacağına dair eleştirilerin başladığı dönemden, daha 4 maçta 8 puan elde etmiş olmamıza rağmen istifa etmesi yönündeki seslerin çıkarak, artık ayyuka ulaştığı bir döneme girmiş bulunuyoruz.
İsmail Hocanın maalesef şehirle mayası tutmadı. Bunun nedenlerini bilemiyorum ama verdiği demeçlerin taraftar üzerinde antipati yarattığı da bir gerçek. Hatta bana Metin Kalkavan dönemini hatırlatıyor. Eski Başkan Kalkavan da özellikle taraftarın tepkisini çeken sert demeçler vermekten geri durmazdı. Rizeli damarı, onu doğru bildiğini söylemekten alı koymuyor, camiayı karşısına almak pahasına da olsa, bu doğrularını ifade etmekten çekinmiyordu. Şimdi Rizeli İsmail Hocamız da bence aynı şeyi yapıyor ve kimseye şirin görünme çabası içine girmeden, doğru bildiğini söylemeyi tercih ediyor. Camiayı karşısına almak pahasına da olsa…
Bana göre İsmail Hocanın en büyük hataları, takıma bir sistem oluşturamaması ve iskelet yapı kuramamasıdır. Her hocanın yoğurt yiyişi farklıdır ancak her hafta kadro anlamında taraftarı şaşırtması, kendisine yöneltilen eleştiri oklarının sayısını arttırıyor. Sakat ve cezalı futbolcun olup zorunlu değişiklikler yapabilirsin ancak bunun dışında kadro üzerinde oynamak takım içinde de rahatsızlığa yol açabiliyor ve bu moralsizliği de futbolcularda hissedebiliyoruz.
Hikmet Karaman da küme düştüğümüz sezon benzer şeyleri yapardı. Bir futbolcu suratını assa kesik atar, “futbolcu dediğin 2-3 mevkide oynayabilmeli” deyip sahada fantaziler yaratırdı. Her mağlubiyetin sonunda da ya hakem kararlarına sarılır, ya da “iyi mücadele ettik ama şanssızlıklar yaşadık” bahanelerini sıralardı. Şimdi geldiğimiz nokta bana o günleri hatırlatıyor.
Evet bu sezon da hakem kararlarına çok takıldık. 7-8 maçta VAR’a rağmen verilen kararlar puan kayıpları yaşamamıza sebep oldu bu gerçek. Hele futbolcuların bireysel hatalarından kaynaklı puan kayıplarımızı saymayayım bile… Ama bunlara bahane olarak sarılmadan önce Teknik ekibin nerede hata yaptıklarını sorgulaması, önce takımla ardından şehirle olan güveni sağlaması gerekir ki, camia yeniden kenetlenebilsin ve başarı gelebilsin.
Şuan Rizespor’un en büyük sorunu camianın kenetlenememiş olmasıdır. Metin Kalkavan ve Hikmet Karaman sonrasında tamamen kopmuş olan camiayı Hasan Kemal Yardımcı yeniden kenetlemiş ve görevi Hasan Kartal’a devretmişti ancak Kartal, Yardımcı’dan aldığı bu bayrağı ileriye taşıma noktasında maalesef yetersiz kalmıştır. Hocayla ilgili daha 4’üncü haftadan itibaren başlayan rahatsızlıklara karşı İsmail Hocanın arkasında durduğunu net bir şekilde ortaya koyamadığı gibi diğer yöneticiler de sessizleri oynadı. Ve haliyle İsmail Kartal’ın yalnızlaştığı süreç taa bugünlere kadar geldi. Kriz yönetme konusunda başarısız olan Kartal ve yöneticileri, kenetlenmiş bir camiayı tekrar kopma noktasına taşımaktadır. Şu an suçlu arayacak bir zaman değil, hataları giderme zamanıdır.
Tekrar İsmail Hocaya dönersek, bu sezon ikinci devre maalesef hem kadro değişkenliği ve hem de ısrarla aynı defansif futbol mantığıyla 5 maçta 4 puan toplanabildi. Defansif futbolda işini iyi yaparsan en kötü bir puan alırsın ama her hafta aynı sistemle ve 90 dakika defans yapmayla verim alınmaz. Son dakika golleriyle puanlardan olmaya devam edilir. Galatasaray ile oynadığımız ilk kupa maçında öne geçip bir dakika sonra gol yedik ama 50-60 dakika skoru tutabildik. Ancak rövanş maçında geriye düşüp beraberliği yakaladığımızda bu kez aynı sistemle skoru koruyamayıp bireysel hatayla maçı verdik.
Sivasspor karşısında öne geçtik ama uzatmalarda 2 puandan olduk. Beşiktaş maçında geriye düştük, beraberliği yakaladık ama sonra yine puandan olduk. Gaziantep faciasını saymıyorum ama Başakşehir maçında da yine geriye düşüp ne güzel beraberliği yakalamışken son dakikada aldığımız bir puanı da vermiş olduk.
Son 4 maçta istikrarlı olarak yapabildiğimiz bir şey yok. Ya hakem hatalarından dem vuruyoruz, ya bireysel hatalardan veşanssızlıklardan ama haftalar da kısalıyor ve geriye doğru yapacak artık hiçbir şeyimiz kalmazken ilerisi için de umut besleyemiyoruz.
Geldiğimiz noktada artık Başta Hasan Kartal olmak üzere, kendilerinden üstte kimler varsa ve yöneticileriyle, teknik ekiple artık oturulup muhakeme yapılması şart. Öyle İsmail Hocayı taraftarın önüne atmakla bu işler yürümez. Kendi sorumluluklarının bilincine varmalarının ve gelinen noktadaki yanlışlarını kabullenmelerinin zamanı geldi de geçiyor.
Taraftarımızı da hatalı bulduğum noktayı belirterek yazımı sonlandırıyorum.
Bana göre hocalar da yöneticiler de geçicidir, asıl olan Rizespor’dur. Bu yüzden tribünde olduğumuzda, 90 dakika önceliğimiz sahada Rizespor arması için mücadele eden futbolculara destek olmak olmalıdır. 90 dakika bitmeden istifa şeklindeki sloganlar zaten üstünde büyük bir baskı hisseden hocayı da olumsuz etkiler, sahada mücadele eden futbolcuyu da ve hatalar yapmalarına sebep oluruz.
Lütfen mesajlarımızı maç bitimlerine saklayalım. Önümüzde bir Trabzonspor maçı var. Dost var, düşman var. Böyle önemli bir haftada takımımızın başarılı olabilmesine odaklanalım. Her şeye rağmen…