Spor Toto Süper Ligin ilk 12 haftasında sportif başarıdan yana bir türlü şansı dönemeyen Rizesporumuz 8 puanla ligin son sırasına demir atmış durumdayken, bir yanda 10 Kasım tarihinde yapılamayan kongre nedeniyle, başkan Hasan Kartal önderliğinde oluşturulacak yeni yönetimle ilgili de belirsizlik devam ediyor.
Başkan Kartal, geçtiğimiz akşam Çay Tv’de katıldığı 25. Saat isimli programda, şu an Rize gündemini meşgul eden konularla ilgili açıklamalar yaparak kafalarda oluşan soru işaretlerine cevaplar vermeye çalıştı.
Başkan Kartal canlı yayında, Çaykur Rizespor Kulüp Başkanlığı sürecinin anında geliştiğini, böyle bir düşüncesinin olmadığını ve hazırlığı dahi yokken büyüklerinin bu görevi kendisine telkin etmesiyle sürpriz bir şekilde başkan olduğunu söyledi.
Tarih 21 Mart 2017... Yani Rizesporumuzun Süper Ligden küme düştüğü sezon olan Metin Kalkavan dönemi. Başkan Kartal o tarihte Kaçkar Tv’de yayınlanan 90+3 programına telefon bağlantısı yaparak bir dizi açıklamada bulunmuş ve o akşam Metin Kalkavan yönetimini eleştirirken, kendisine yöneltilen, Rizespor’a başkan olacağı yönündeki iddialarının sorulması üzerine “Rizespor'a başkan olmak bir onurdur. Rize'nin önde gelen insanları var. Beni uygun gördükleri zaman, görevi emreder şeklinde bana verdiklerinde mutlaka yaparım” diyeret aslında gönlünden Çaykur Rizespor Kulüp Başkanlığı geçtiğine dair yeşil ışık yakmıştı.
Geçtiğimiz sezon başında ise görevi Metin Kalkavan’dan devralan Hasan Kemal Yardımcı da sezon sonunda takımı Süper Lige yükselttikten sonra görevi Hasan Kartal’a bırakacağını zaten dillendirmişti.
O yüzden bugün Hasan Kartal’ın Rizespor kulübüne başkan oluşunun anında gelişen, sürpriz bir durum olduğunu sanmıyorum. Hatta bana göre bu gelişmeyi, önceden hazırlığı yapılmış bir süreç olarak yorumluyorum.
Gelelim ikinci mevzumuza…
Kartal’ın başkanlığı nasıl bana göre önceden hazırlığı yapılmış bir süreç ise, sanki Kartal’ın bu kulübü tek başına yönetme arzusunun da olduğunu düşünüyorum.
Kartal, 60-65 kişinin ortak olduğu bir anonim şirkette kimsenin şirkete sahip çıkmayacağını ama 2-3 kişinin sahibi olduğu anonim şirketlerinde sahiplenmenin daha kolay olacağını söylüyor. İşte bu cümlelerinden de Başkan Kartal’ın kulübü tek başına ya da en azından 2-3 kişiyle birlikte yönetme hayalinin olduğu varsayımında bulunuyorum. Mesela A.Ş. yönetiminin borcunun da bir an önce bitirilmesi gerektiğini söylerken Başkan Kartal, bence Kulübün A.Ş.’ye karşı bağımlılığından kurtulmasını istiyordur ki, zaten bir sonraki aşama olan dernek tüzüğüne konulması gerektiğini dillendirdiği madde ile daha az kişinin sahiplenebileceği bir kulüp modeline geçilebilsin.
Kartal yine o günkü programda nasıl yöneticiler istediğini açıkladı. Öncelikle göreve geldiğinde Hasan Kemal Yardımcı’nın oluşturduğu yönetimle devam etmeyi düşündüğünü ve o yönetimle hiçbir problemi olmadığını söylerken, ilk toplantıda “herkes en az bir deplasman masrafını karşılayacak” talebinden sonra sansasyon çıktığını belirtti ve aslında Yardımcı’nın listesinde yer alan Rize ayağı yöneticilerle devam etmeyi düşünmediğini de bir nevi belirtmiş oldu.
Bu olaydan sonra da zaten Çaykur Rizespor yönetiminde istifalar üst üste gelmeye başladı. Tabii o toplantıda bu deplasman masrafı olayına itiraz eden çıktı mı, ya da kimler çıktı, istifa edenler bu deplasman masrafın-dan kaçanlar mı, ya da ortada başka rahatsızlıklarda var mı bilemiyoruz. Keşke Başkan Kartal sansasyon dediği noktayı daha şeffaf anlatsaydı da kafamızda başka soru işaretleri belirme-seydi… Ocak ayına ertelendiği söylenen kongrede Başkan Kartal’ın kendi kafasındaki yapıya uygun bir yönetim oluşturacağı artık kesin görünüyor ve büyük ihtimal bu kongre sürecinde rahatsızlıklar daha net şekilde ortaya dökülecektir.
Gelelim üçüncü mevzumuza…
Malum biliyorsunuz 1 Ocak 2017 tarihinde yapılan toplantıda kulübün o tarihe kadarki toplam borcunun 41 Milyon Lira olduğu açıklanmıştı. Bu borç içinde eski Başkan Metin Kalkavan’ın da 13 Milyon alacağının olduğu vurgulanmış, sezon sonuna kadar 13 Milyon lira futbolcu ödemeleri dahil bu rakamın 67 Milyon liraya yakın olacağı belirtilmişti.
Eski Başkan Hasan Kemal Yardımcı Ağustos ayı içindeki açıklamasında kulübün borcunun 100 Milyon Lira olduğunu söylemiş, bir ay sonra göreve gelen Başkan Hasan Kartal ise borcun 200 Milyon lira olduğunu ve bu rakamın çok yüksek olduğunu söyleyip bir hafta sonra ise borcun 130 Milyon Lira olduğunu belirterek, sıkıntı edilecek bir borç olmadığını belirtmişti.
Kısa zaman aralıklarla açıklanan bu borç karmaşasına da Başkan Kartal yayında açıklık getirdi ve bu kez borcu 186 Milyon lira olarak ifade etti. Tabii kendisinin ve Metin Kalkavan’ın alacağı olarak görünen ama kendisinin deyimiyle, geri ödenmesi düşünülmeyen borçların da çıkartıldığı zaman 130 Milyon lira gibi bir borcun olduğunu dile getirdi.
Ben de önceki yazılarımda sürekli vurgulayarak sordum, Bir kulübün borcu, 41 Milyon liradan 200 Milyon liraya 10 ayda nasıl gelir? Metin Kalkavan’a olan geri ödenilmesi düşünülmeyen borçları çıkarsak, yinede ortada 90 Milyon lira gibi bir fark var. Bunun yanı sıra kulübe verilen ayrıca destekler, TFF’den alınan paralarla diğer gelirleri saydığımızda ortaya çıkan borç farkı çok yüksek görünüyor.
Bazı alınan futbolculara ve ödenilen tazminatlara sponsor olunduğunu biliyoruz. İşte buna rağmen borç bu kadar yükselince de bu paralar nereye gitti, transferlere ne kadar ödendi sorusu akla takılıyor.
Başkan Kartal borcu 200 Milyon lira olarak açıkladığında çok yüksek bir rakam olduğu siteminde bulunmuştu ama 39 Milyon Lira Kalkavan yönetiminden kulüp devralındığı andan itibaren kendisinin de As Başkan olduğunu unuttuğunu düşünüyorum ve borcun bu noktaya gelene kadar en yetkili ikinci isim olarak ne yaptığını merak ediyorum. Hiç mi bir şey fark etmedi ya da hiç mi müdahale etmedi. Görevi devralır almaz muhasebecisini kulüp mali yapısının tablosunu çıkartmak için gönderdi ama aynı hassasiyeti As Başkanken, borç yükü artmaya başladığında neden sorgulamadı, bu da benim kafamı kurcalayan bir diğer mevzudur.
Gelelim dördüncü mevzumuza…
Yine Başkan Kartal devre arasında mutlaka transfer yapılacağını söyleyerek gönderilecek futbolcuların da olacağını belirtti. Hatta "inşallah üste para vermek zorunda kalmayız” dedi ve sözleşmelerin yanlışlığından dem vurdu. Evet kendilerinden önceki dönemde bu tür yanlış sözleşmeler çok yapıldı ama Başkan Kartal bu endişesini, AS Başkan olduğu dönem yapılan transferler için de taşıyor mu o kısmı tam olarak çözemedim. Çünkü aynı yanlışı, yani sözleşmeden kaynaklı üste para verilmesi durumunu, geçen sezon başından itibaren AS Başkanı olduğu yönetimle aldıkları futbolcularda yaşarsa, yine sormak zorunda kalacağız. Bu yanlışlar yapılırken siz nerdeydiniz? As Başkan olarak neden müdahale etmediniz? diye…
Özellikle Yardımcı-Kartal değişiminden sonra bazı yazılanlara bakıyorum da Hasan Kemal Yardımcı dönemi ve yönetimi eleştirilirken sanki Hasan Kartal hep ayrı tutuluyor. Ben de aylardır özellikle transferler noktasında ve kadro yapılanmasında yönetimi suçlu buluyorum. Hatta geçen haftaki köşe yazımın da başlığı Yönetimin Eseri şeklindeydi. Ama ben yönetim derken sadece Yardımcı’yı, scout ekibini, transfer komitesini ve yöneticileri kastedip, Başkan Kartal’ı ayırmıyorum. 12 haftalık süreçte yaşadığımız sıkıntıların suçluları arasında Hasan Kartal da var. Bir kulübün As Başkanı demek, o kulüpte yetkili, söz sahibi ikinci insan demektir. Başkan Kartal tüm bu süreçte kulübün önemli bir noktasında görevliyken, maddi konulardan da, transfer politikasından da ayrı tutulamaz. Hatta sorumluluk konusunda daha üst noktadadır. Ama anlaşılan Başkan Kartal, bu süreçlere çok müdahale etmemiş ve sorumlu olduğunu unutarak belki bilerek ya da bilmeyerek 1,5 ay öncesine kadarki dönemle ilgili imalı eleştirilerde bulunabiliyor.
O yüzden tekrar özet geçersem, Başkan Kartal, geçen sezondan itibaren kulübün şuan geldiği noktaya kadar ki tüm aşamalardan sorumludur. Şampiyonlukta payı varsa, borç artışında da payı vardır, para vermişse de kadro yapılanmasında da payı vardır. Bu noktalarda kendi özeleştirisini yapıp, bence başka günah keçileri aramamalıdır.
Şimdi bizim için asıl önemli konu elbette ki ligde alacağımız puanlar ve takımımızın sezon sonunda kümede kalıp kalamayacağıdır. Başkan Kartal’ın en önemli görevi ise devre arasında atacağı adımlarla, As Başkan olduğu dönemdeki hatalar silsilesini telafi edip, kulübü düzlüğe çıkartmaktır. İşte bunu başardığı takdirde Rizespor sevdalılarının endişelerini ortadan kaldıracağı gibi, kendisiyle ilgili kafalarda oluşan soru işaretlerini de giderecektir.