Zorlu Erzurumspor deplasmanından 4 maçlık galibiyet serisini sonlandırarak dönmüş olsak da, son dakikada gelen golle 1 puanı kurtararak namağlup serimizi 5 maça taşıdık.
İlk yarıda her iki tarafın da kontrollü bir oyun ortaya koyduğu maçta çok etkili pozisyonlar bulduğumuz söylenemez ancak Özgür’ün hem ilk yarının son dakikalarında, hem de ikinci yarının başında bulduğu çok net gol pozisyonunlarının değerlendirilemeyişi ve Vedat’ın direkten dönen topu, futbol şansının bu maçta yanımızda olmadığını gösterdi.
Aynı zamanda hakem şansı da bizden yana değildi. Bir puanı kurtarmamızı sağlayan Vedat’a yapılan harekette penaltı olarak çalınmayan düdük, ev sahibi Erzurumspor’u öne geçiren ama çizgiyi geçip geçmediği tartışmaları altında şaibeli hale gelen gol için çalındı.
Belki bu maçta çok fazla gol pozisyonu bulamadık ama 90 dakika boyunca 3 puanı isteyen hırsımızdan son maçlarda olduğu gibi hiçbir şey kaybetmedik. Sürekli hücum yaparak, organize ataklar geliştirsek de dediğim gibi futbol şansı yanımızda yer almadı ve “hakemi de yenmek gerekiyor” sözüne biz kez daha hak verdik.
İkinci yarının hemen başında Robin’in oyundan çıkmış olması büyük talihsizlik oldu. İlk yarıda rakibe çok iyi presler yapan, kritik noktalarda toplara müdahale ederek orta sahada çok iyi iş gören Robin’in sakatlanmasıyla oyundan çıkması ikinci yarıda en büyük dezavantajımız oldu. İbrahim Hoca elindeki yeni kozları sahaya sürerek 3 puan için mücadeleye devam etti ancak yeni isimlerin takımla yeterli idmanı yapmadan sahaya çıkmalarından dolayı çok bir şey beklemiyorduk. Öyle de oldu.
Maç dışında söyleyebileceğim şey ise Erzurumsporlu taraftarlar konusundadır. Maalesef 90 dakika boyunca bizlere edilen küfür ve hakaretlere şaşırdım. “Dadaşlar” deyip, “komşu” deyip bağrımıza bastığımız, sezon başında bizim gibi 1. Lige çıkmaları noktasında dilekte bulunduğumuz, sahamızı açtığımız Erzurumspor’un taraftarının davranışları bizleri üzmüştür. Küfür ve hakaretlerin yanında Trabzonspor diye tezahürat tutmalarını saymıyorum bile.
Velhasıl kelam, her puanın çok değerli olduğu ikinci devrede “Bu yolun sonu Şampiyonluk” inancımızı devam ettirdiğimiz performansımızla artık Altınordu maçına odaklanmalıyız. Artık bu yolda tek eksik, evimizde oynayacağımız maçlardaki taraftar ateşidir. Takımımız artık daha hırslı, daha azimli, daha yürekli ve daha ateşli… Tek eksik “Rizesporluyum” diyenlerin ateşi…
Sosyal medyada bakıyorum da bazı paylaşımlar artık bu işin ölüm kalım meselesi haline geldiğini belirtir cinsten. Süper lige çıksak da, çıkmasak da bu dünyanın sonu değil ancak artık gerçek Rizesporluluğumuzu göstermenin zamanı da geldi. Ortada bahane kalmadı, şimdi bu renkleri sahiplenme zamanı… Stada her gelen yanında "+1" arkadaşını, akrabasını, tanıdığını getirse o stadı doldurmak işten bile değil. Kalabalık bir taraftar topluluğu, ateşiyle, coşkusuyla o stadı ısıtır, soğuk bahanesini de ortadan kaldırır.
Yönetim, teknik heyet ve futbolcular ellerinden geleni yapıyor. Buna da şahit oluyoruz. Bu başarının devamı artık taraftarımızın elinde. Bu yüzden Altınordu maçında dilerim son yılların en yüksek sayılı taraftar rekorunu kırarız. Haydi herkes en az "+1" ile maça…