Her şey Netflix’in 24 Nisan’da yayınlayacağını duyurduğu “Aşk 101” isimli dizisinin resmi hesabından Gökkuşağı bayraklı emoji eşliğinde “Bizler renkli gökkuşağı altında ki karanlık insanlarız! Osman?” paylaşımıyla başladı.
Bu paylaşımla birlikte bir anda sosyal platformlarda Netflix’in Ramazan ayının birinci günü, üstelik Hz. Osman’ın ismi kullanılarak bir eşcinsel dizisi yayınlayacağı algısı oluşturuldu. Hatta dizi yayınlanmasın diye RTÜK’e şikayetler gitti. “Akıllı ol Netflix” hashtag’leri açıldı.
Oysa dizinin fragmanında en ufak bir eşcinsellik iması yoktu. Dizinin konusunda en ufak bir eşcinsellik belirtisi yoktu. Ama daha dizi yayınlanmadan sadece bir “Gökkuşağı” bayrağı ile kıyamet kopartıldı.
Ama her şeye rağmen 24 Nisan’da dizi yayınlandı. Bırakın eşcinsel bir karakteri, eşcinsellikle ilgili en ufak bir şey yok dizide. Klasik bir gençlik dizisinden öteye gitmeyecek olan “Aşk 101” dizisi için bence çok güzel bir PR yapılmış oldu. Belki de paylaşım Netflix tarafından bilerek yapıldı, bu algı çok rahat oluşturulur da dizinin merak edeni, izleyecek olanı artar diye. Ve düşünce öyleyse bence bu konuda da başarılı oldu. Dizinin LGBT propagandası yapacağını düşünenler avucunu yaladı. Belki de ileride daha büyük tepkiler koymayı hedeflerken, hevesleri kursaklarında kaldı.
Netflix, sadece aylık belirlenen ücreti kendi hür iradesiyle ödeyip, bilgisayarında, telefonunda istediği tür diziyi, filmi, belgeseli istediği zaman izleme iradesi gösteren kişilerin abone olduğu bir platform. Yani orada bulunan bir içeriği izleyip, izlememek tamamen parasını ödeyen kişinin iradesine bağlıyken, kişisel özgürlük denilebilecek bir platforma dahi bu kadar müdahale edilmesini anlayamıyorum.
Bu anlamda Rizeli değerli siyasetçimiz Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cemil Çolak da RTÜK’e başvuru yaparak dizinin yayınlanmamasını talep etti. Sevgili Cemil Çolak da sosyal medyanın ya da çevresindekilerin gazına gelmiş olacak ki, başvuru dilekçesinde belirttiği ancak dizide olmayan konulardan dolayı erken davranmış oldu. Bu arada açıkçası merak ediyorum Yeniden Refah Partisi mesela “LGBT bireyler bize oy vermesin, onların oylarına ihtiyacımız yok” diyor mudur acaba?
Neyse, bana göre Netflix’in “Aşk 101” dizisi üzerinden hevesleri kursağında kalan bir güruh, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Cuma hutbesinde yaptığı ve eşcinsellik yüzünden kaynaklandığını söylediği HIV türü salgın hastalık gibi kötülüklerle birlikte mücadele etmeye davet ettiği hutbesi ile mutlu oldu.
Evet ben o hutbeden, HIV gibi salgın hastalıklarla mücadele etme mesajını algıladım ama bir kesim nedense eşcinselliğe yöneldi. Hal bu ki “zina” da dedi. Yani bir erkekle bir erkek, bir kadınla bir kadın yatınca zina oluyor da, onlar günah işliyor da, nikahlı olmayıp istediği zaman istediği kişiyle yatan kadın erkek “zina” işlemiş olmuyor mu? Aynı cins insanlar birbirleriyle yatınca toplum ahlaksızlaşıyor ama Kur’an-ı Kerim’in her tür zinayı yasakladığından yola çıktığımız halde nikahsız bir erkekle bir kadının yatması bu topluma daha normal geliyor.
Merak etmeyin, kimse izlediği bir diziden dolayı ya da bir anda sabah yataktan kalkıp “Ya ben bugün eşcinsel olayım” demiyor. Kimse içinde olmayan bir şeyi de yaşamaya kalkmıyordur. Eşcinselliği bir hastalık gibi gören hasta beyinliler, eşcinselliğin de tıpkı doğuştan bir engellilik, sakatlık gibi, tamamen yaratılışla ve hormanlarla ilgili de olduğunu anlamaktan acizdirler. Çift cinsiyetli doğan (Hermafrodit) bireyleri de o zaman kendi iradesi dışında, o halleriyle dünyaya gelmesinden dolayı hadi yadırgayın!
Bana göre bu dünyada olan herkesin bir sınavı var. Yaradan, günah olanı da sevap olanı da belirlemiş, karşılıklarında kullarının alacağı cezaları da mükafatları da bildirmiş, gerisini de kullarının iradesine bırakmıştır.
Bu ülkede çocuk tacizcilerinin ortaya çıktığı vakıflar, yurtlar ifşa edilirken Bakanlar çıkıp o vakıfları savunurken gayet iyi her şey… Bir milletvekili çıkıp Allah’ın insanlara günah işleme özgürlüğü verdiğini, günahsızlık talep etme hakkını vermediğini söylerken gayet iyi… Ama eşcinsel birey kendi özelinde günah işlemeye kalkıyorsa kötü… Toplumu ahlaksızlaştırmış oluyor.
Bu ülke özellikle 2000’li yılların başından itibaren bozulmaya, yozlaşmaya başladı ama bunun nedeni kesinlikle LGBT bireyler değil.
O eski aile dizileri yerlerini Aşk-ı Memnu gibi her tür ilişkiyi “Aşk” adı altında normalmiş gibi gösteren dizilere bıraktığında, sabah programları adı altında evlilik safsataları yayınlanarak, suçlular ortaya çıkartılacak diye ailelerin, suç işleyenlerin tüm çarpık ilişkilerini gözler önüne sererek zaten yeni nesillerin ve toplumun bilinçaltında tahribatlar yeterince yapıldı.
Kurtlar Vadisi gibi dizilerle silah ve en önemlisi şiddet özendirildi. Bugün kadına şiddetten, çocuklara ve hayvanlara yapılan şiddete kadar aslında ülkemizin nasıl büyük bir tehlike altında olduğunun görülmesi lazım. Yeni nesil asabi bir şekilde büyüyor. Gençler şiddete daha çok meyilli. Ve bunun en büyük nedeni de işte o sözde mafya vari diziler. Eline silah alıp insanları öldürenlerin kahraman gibi gösterildiği diziler toplumun ahlakını, yapısını bozmuyor, geleceğini tehdit etmiyor ama eşcinsellik ediyor.
Eline sigara alıp içen sansürleniyor, alkol alıp içen sansürleniyor “aman o meret şeylere özendirmesin” diye ama eline silah alıp önüne gelene kurşun sıkan özenti olmuyor öyle mi? Bu tür diziler toplumu, özellikle gençleri şiddete meyilli hale getirir, toplum katil, hırsız, dolandırıcı, hak, hukuk yiyenlerle dolu olur diye kimse endişelenmiyor ama bir dizide eşcinsel bir karakter olursa toplumun geneli ibne olur diye herkes endişelenir oluyor. Güler misin, ağlar mısın..?
Fatır Suresi 18. Ayet der ki; “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez (taşıdığı, kendi günah yüküdür). Günah yükü ağır gelen kimse onun taşınması için yardım çağrısında bulunsa -çağrılan yakını bile olsa- o yükten hiçbir şeyi başkası üzerine alamaz.”
Her bir insan kendi günahının öbür dünyada sualini verecek. Bu dünyadaki sınavını geçip geçemeyeceğinin yükü, yukarıdaki ayette zaten belirtilmiş. Karıncayı bile incitmememiz gerektiğini emreden dinimizin kutsal kitabı, birçok şeyi günah saydığı halde sadece eşcinselliğe takılı kalıp toplumda ötekileştirme, ayrıştırma, nefret duyguları oluşturma çabası içinde olan herkesi ben de Allah’a havale ediyorum.
Yarın bu nefret söylemleri yüzünden LGBT bireyler şiddete maruz kalıp hatta canlarına kastedilse, bu nifak tohumlarını ekenler o vicdanla yaşayabilirler mi, çok da merak ediyorum.