"Bu sistemde çalışmam. Yönetim de benim sistemimde çalışmıyor. O yüzden ayrılma kararı aldım. Oradaki çalışma anlayışı, sistem bana uygun değil. Ben de onlara uygun bir teknik direktör değilim. Ayrılmak gerekiyordu; ben de gereğini yaptım. Para da istemiyorum. Tazminat talebim olmadı"
Çaykur Rizespor ile yolları ayrılan Teknik Direktör Hikmet Karaman’ın, ayrılık sonrası Ajansspor’dan Özgür Sancar’a yaptığı ilk açıklaması bu şekilde oldu.
Hikmet Karaman, Çaykur Rizespor tarihinde en uzun süre görevde kalan Teknik Direktör olma unvanını, yaklaşık 35 aylık görev süresi içinde elde etti. Bu süre içinde Hikmet Hoca’nın birbirine tezat birçok açıklamasının olduğunu geçmiş yazılarımda sıkça ortaya koymuştum.
Hikmet Hoca, Rizespor’da görev yaptığı bu süre boyunca hiçbir zaman yönetime ters bir açıklama yapmamıştır. Transfer döneminde her zaman beklentisini dile getirmiş ama transfer yapılmadığında bile sorumluluğu üstüne alıp “Ben istemedim” bile demiştir. Eski yönetimle ilgili olumsuz cümleler duymadık kendisinden ama yönetim değişince basın toplantılarında eski yönetimle ilgili inceden serzenişleri olmuştu.
Yeni yönetimle ilgili de bu zaman zarfında olumsuz bir açıklaması olmamıştı. Tüm basın toplantılarını takip etmiş biri olarak, yapılan transferlerden dolayı memnuniyetini her fırsatta dile getirip Başkan Yardımcı ile ilgili methiyeler düzerken, daima kendisine teşekkür eden Karaman’ın yukarıdaki açıklamalarını okuduktan sonra insan düşünmeden edemiyor.
Yeni yönetim görev aldıktan itibaren, istediğiniz her transfer bile yapılmışken, 7 haftadır takımın başındayken, “Bu sistemde çalışmam, oradaki sistem bana uygun değil” dediğiniz sistem hangi sistemdi. Madem bir memnuniyetsizliğiniz vardı yeni yönetimden, bugüne kadar beklemenizin, direnmenizin sebebi neydi? Memnun olmayan insan ilk fırsatta hemen istifasını sunmaz mı? Bu fırsat Ankaragücü maçında, Balıkesirspor maçında, Elazığspor maçında karşınıza çıkmamış mıydı? Madem ortada size uymayan bir sistem vardı, bu kadar tepkileri üstünüze topladığınız bir süreçte Elazığspor maçından hemen sonra gereğini yapıp ayrılmayı neden tercih etmediniz de, bu son mağlubiyetin ardından günlerce bekleyip yönetimin toplanmasını tercih ettiniz?
Hikmet Hocanın yukarıdaki açıklamalarını okuyunca, hiç samimi bulmadığımı ve lafla icraatı arasındaki tezatlığın da kafamı kurcalayan sorulardan dolayı birbirini tutmadığını bir kez daha söylemek istiyorum.
Rizespor tarihi bu sezon ilkleri görmüştü. Yaklaşık 3 yıldır takımın başında olan Hikmet Hocanın istikrarlı bir başarı gösteremeyişi elde edilen sonuçlarla ortadaydı. Geldiği ilk dönem 10 puanla 13. Haftadan itibaren aldığı takımı 36 puanla 14’üncü sırada ligde tutmuştu. Hadi bunu bir başarı sayabiliriz, kendi kurmadığı bir takımdı.
Ama ertesi sezon başı, gitmesini istediği futbolcular ve kendi tercih ettiği futbolcularla kurduğu kadrosuyla 37 puan toplayabilmiş ve 13’üncü sırada ligi tamamlamıştık. Süper Ligden düştüğümüz son sezon ise tamamen kendi kurduğu-onayladığı kadrosuyla 36 puan toplayıp küme düştük. İşte bu tabloya bakınca ortada sportif anlamda bir başarı yokken, üstelik küme bile düşmüşken Hoca istifa etmeyi yeğlememişti. Yeniden takımı Süper Lige çıkarma iddiasıyla başlanan bu yeni sezonda ise yine önceki sezonların dejavusuna kapılmamıza rağmen sıcağı sıcağına gereğini yapmayı tercih etmeyen Hikmet Hocanın, yeni yönetime uygun bir hoca olmadığını anlamasının bu kadar uzun sürdüğüne ve “Ben de gereğini yaptım” cümlesine inanmamız beklenmesin.
Sonuçta doğrularıyla ve yanlışlarıyla Hikmet Karaman dönemini kapattık. Hikmet Hocanın taraftar nezdinde antipatik bulunmasının baş nedeni, bu son açıklamasına benzer tezatlarının 35 aylık süre içinde çok fazla olmasıdır. Elazığspor maçına kadar bu tür düşüncelerde olduğunu hiç belli etmeyen Hikmet Hocanın, giderayak bu şekilde açıklamada bulunup yönetime taş atmasını, ayrılış sürecini aslında istemiyor oluşuna bağlıyorum ve bu konuyu kapatıyorum.
Yeni Teknik Direktörümüz İbrahim Üzülmez, takımımıza hayırlı olsun.
2015-2016 Sezonunun devre arasında Yılmaz Vural’dan görevi devraldığı Gençlerbirliği’nde, Vural’ın 17 haftada 13 puan topladığı takımı lig sonunda 45 puana ulaştırıp 10’uncu sırada ligi tamamlamıştı. Biz o sezon ilk 17 haftada 24 puan toplamış, Karaman’lı son 17 maçta ise ancak 13 puan toplayıp 37 puanla ligi 13’üncü sırada tamamlamıştık. Aradaki başarı çıtasını görebilirsiniz.
Bir sonraki sezon 10 hafta görevde kaldığı Gençlerbirliği’nde 11 puan toplayan Üzülmez, istifa etmişti. Hikmet Hoca ise o haftaya kadar 10 puan toplamıştı. Ardından Gaziantepspor ile 3 maça çıkıp üst üste 3 mağlubiyet alan İbrahim Üzülmez, zaten göreve gelene kadar kötü bir gidişat sergileyen Gaziantepspor’dan istifa etmişti. Üzülmez, futbolun doğasında olan kan değişikliğini erkenden hayata geçirmeyi tercih etti ama bizler defalarca dile getirdiğimiz halde bu takımda daha önceden olması gereken kan değişikliği bir türlü gerçekleşmedi. Kısmet bugüneymiş.
Her zaman istikrarlı olmayı savunmuşumdur ama başarılı bir istikrar sürdürülürse savunulabilir. Ortada sportif anlamda bir başarı yoksa, aynı hocada istikrar sağlamanın savunulacak tarafı olamaz. Dilerim İbrahim Hoca ile birlikte Rizespor camiasının beklediği, arzuladığı istikrarlı sportif başarıyı elde ederiz. Zaten Rizespor'un Süper Lige çıktığı 2012-2013 sezonunda Mustafa Denizli'nin de yardımcılığını üstlenen İbrahim Hocanın, Rize deneyimi olması olumlu bir taraf.
İbrahim Hocanın futbolun içinden gelmesinden dolayı futbolcu psikolojisinden daha iyi anlayacağına, futbolcularla iletişim kurma noktasında çok daha başarılı olacağına inanıyorum. Moral ve motivasyon bir takımda olması gereken en önemli noktadır. Bunu da öncelikle sağlaması gereken kişi Teknik Direktördür. İbrahim Hocanın bu anlamda kuracağı doğru iletişim, önceki yazımın başlığını oluşturan ve takımda bir türlü tutmadığına inandığım sinerjinin de oluşmasına katkı sağlayacaktır.
Bana göre çok daha önce atılması gereken adımın takımımıza bir kez daha hayırlı olmasını dileyerek, İbrahim Hocaya Şampiyonluk yolunda başarılar diliyorum.
Bu arada “Metin Kalkavan gitmedikçe, Hikmet Karaman gitmedikçe stada gitmem” diye bahane üreten taraftarların da artık hiçbir bahanesi kalmadı. Ne kadar samimi olduklarını Samsunspor maçında göstermelerini bekliyoruz.