Haftalardır manzara görünüyor ama hala detaylarda farklı nüansları bulma umuduyla ilerliyoruz devre arasına…
Demir Grup Sivasspor maçında da ümidimiz bir üç puandı. “Devre arasına kadar ne toplasak kar” diyoruz ama birer birer olacak iş değil. 13 haftada sadece bir galibiyet elde edilmiş ve her ne kadar aradaki makas henüz tam açılmasa da eldeki malzeme ümit vermeyince endişelerimiz de katlanıyor.
Maçın neresinden bahsedeyim bilemiyorum. Hasbelkader ilk yarıyı berabere bitirip ikinci yarıda öne geçtik ama makus kaderimiz önde olma avantajımızı sürdürmemize engel oldu ve “Allah’tan bir puan alabildik” dememizi sağladı. Yoksa Sivasspor’un şansı yaver gitseydi o bir puanı da alamazdık. Oynadığı oyunun şansını bulamayan Sivas ekibi en azından hakem şansı ile bir puanı kaptı ama aynı hakem, bundan öncekiler gibi yine Rizespor’un canını okudu.
Oyun geneline bakınca maç elbette ev sahibi ekibin hakkıydı. Bizde direnen birkaç isim dışında hata yapmaktan geri durmayan, “Benden bu kadar” diyen oyuncu topluluğuyla galibiyet hevesindeyiz.
Bu takımda devre arası ciddi bir revizyona ihtiyaç var. Peki Başkan Kartal o kadar cesur olabilecek mi? Bu ekonomik külfet altında hem sağlam transferler yapılıp hem de eldeki işe yaramazlar topluluğunun bileti kesilecek mi çok merak ediyorum. Aksi takdirde durum vahim.
Haftalardır yazdık. Suçlanacaklar belli. Takımın şu an bu halde olmasında tıpkı İbrahim Üzülmez’in suçu olmadığı gibi, Okan Hocanın da hiçbir suçu yok.
Bu kadro yapılanmasını planlayanlar iki torpilli ama ayda 500 Avro maaş alan Senegallileri saymazsam çoğu kiralık 12 transfer yapıp takıma hiçbir katkı sağlatamayan transfer komitesi başta olmak üzere bu transferlere onay veren herkes bu manzaranın sorumlusudur. Suçlusudur. Ve bu suçlular oluşturdukları manzaraya bakıp keyif alıyorlar mı yine çok merak ediyorum. Devekuşu gibi kafasını kuma gömeni görmedik, suçunu kabullenip günah çıkartanı da görmedik ama günah keçisi arayanlara şahit olduk.
Yıllar sonra şehirle takım, yönetimle şehir bu kadar bütünleşmişken, geçen sene oluşturulan bu olumlu havayı bir yıl geçmeden nasıl bu hale getirdiniz? Yazıklar olsun. Günü kurtarmanın peşinde, ileriyi düşünmeden, planlamadan kat ettiğiniz yolda sizler birer birer dökülüyorsunuz ama en çok da taraftarınızı, size inanan ve güvenenleri yarı yolda bırakıyorsunuz.
Bu takım içine siyaseti karıştırdığında aslında düştü. O siyasi zırhın altında bu takımı yönetenler, zırhı kendilerini korumak için kullandılar ama takımı korumak adına en ufak bir çaba göstermediler. Göstermiş olsalardı zaten geçmiş yıllarda bu kadar hakemlerden çekmezdik. VAR sistemi işe yarar, en azından adalet gelir de canımız yanmaz diye ümit ederken her hafta bırakın canımız yanmasını, canımızdan parça kopuyor.
Artık Sivas maçında VAR’a bakıldığı halde görülmeyen kol kontrolünü, adeta Saadane’ye aşkla sarılan futbolcunun yaptığı penaltıyı yazsak ne olur. Bunları görmemeyi tercih edenlere eğer en ufak bir baskı kurulamıyorsa kimse Rizespor’un arkasında siyasi gücün olduğundan bahsetmesin. TFF’de Rizelilerin varlığından hiç söz etmesin. Belli ki o siyasi güç de, o varlık da sadece yukarıda bahsettiğim gibi takıma değil, yönetenlere zırh oluyor.
Bugün geldiğimiz noktada varlık içinde yokluk çekiyoruz. Günü kurtarmaya kalkanlar yüzünden Rizespor’un geleceğinden çalınmaya devam ediliyor. Ama artık yeter. Kendinize gelin. Devre arasına kadar herkes eminim ki sabredecektir ama devre arası bu takıma revizyon yapılmazsa, ciddi adımlar atılmazsa kimsenin bu şehirde dolaşacak yüzü kalmaz.
Bir çuval inciri berbat edenlerin devre arası pisliğini temizlemesi için son şans…