Milli maç arasından sonra evimizde oynadığımız ve 3 puanı 3 golle aldığımız İstanbulspor galibiyeti için maçın geneline bakarak “Milli maç arası yaradı” diyemesek de, İbrahim Hocanın beklenilen ufak da olsa dokunuşu ve maç esnasında doğru zamandaki tercihleriyle sonuca ulaştık.
8 hafta sonra bol gollü bir galibiyet elde ettiğimiz İstanbulspor maçının ilk yarısına baktığımızda yine “vasat” diyebileceğimiz bir futbol sergilemekten öteye gidemedik. Konuk ekip sahada tam bir takım görüntüsü verirken, biz bu görüntüden ve üretkenlikten yine uzak kaldık. Aslında canlı görünmeye çalışan ama bunu daha çok bireysel şekilde ortaya koyup kolektif davranamayan bir Rizespor vardı ilk yarıda.
İkinci yarının yaklaşık 30 dakikalık bölümünde ise "beklenilen, istenilen, ısıran, mücadele eden" bir Rizespor görüntüsü sergilediğimizi daha rahat söyleyebiliriz. Haftalardır dile getirdiğimiz Özgür Çek’in 11’de yer alması gerektiği düşüncemizde yanılmadığımızı, daha önce yazdığımız gibi Mehmet Uslu ile uyumlu olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Golcü özelliğini de konuşturan Özgür, 53’üncü dakikada attığı jeneriklik golle hepimizi hareketlendirmeyi başardı. Her ne kadar golden hemen sonra kısa süreli bir geriye yaslanma pozisyonu alıp, rakip baskısını üst üste ceza sahamız içinde görmüş olsak da Recep Niyaz’ın oyuna katılmasıyla bu görüntüden de uzaklaşıp ikinci golle adeta nefes aldık. Skoru korumak yerine o rahatlıkla baskımızı sürdürerek Süleyman’ın golü ile mest olduk.
Üç güzel gol izlediğimiz maç için futbolcular üzerinden eleştiri yazmayacağım ama özellikle Özgür Çek tercihini ve oyuncunun sahadaki performansını takdir etmeyi ihmal etmeyelim. “Sahanın en iyileri” diyebileceğimiz isimler arasında, yine mücadele hırsını bırakmayan ve ikinci golümüzü atan Samudio’yu, defansta gerçekten iyi olduğunu bir kez daha gösteren Robin Yalçın’ı, orta sahada bu kez daha başarılı olan, hele kaptanlık pazu bandını aldıktan sonra özgüveni yükselen Petrucci’yi de ihmal etmemek lazım. Ümit'in ise bu sezon ilk kez “iyi” diyebileceğim bir performans sergilediğini düşünüyorum. Ama ne yalan söyleyeyim, topa her sahip olduğunda, özellikle ilk attığımız golden sonra diken üstünde kaldım. Puan kaybı yaşadığımız, canımızın yandığı maçlara bakınca bu endişeyi taşımamız da çok normal. Ümit’in yeniden güven kazanması için istikrarını sürdürmesi gerekiyor.
Her ne kadar bazı isimleri yazmış olsam da, ikinci yarının özellikle 30 dakikalık bölümü için her futbolcuyu ayrı ayrı tebrik ediyorum. Bu bölümdeki performansın iştahımızı yeniden kabarttığını söylemem gerek. Bu performansın önümüzdeki maçların geneline yayıldığı takdirde mutlu, mesut bir şekilde hedefimize ulaşacağımıza inanıyorum. O yüzden yazımın başlığını, Semiramis Pekkan'ın 1969 yılında seslendirdiği "Olmaz, olmaz, bu iş olamaz" şarkısını "Olacak" haline getirerek seçtim.
Haftalar sonra gelen Boluspor galibiyetinin hemen sonrasında yazdığımız ama Adanaspor maçı ile sürdüremediğimiz temennimizi bir kez daha tekrarlayalım ve bu galibiyetin Eskişehir deplasmanıyla birlikte yeni bir seriye dönüşmesini dileyelim.