Bir sezonun ilk 3 haftasında saçımızı başımızı yolduran ve sadece 1 puan toplayabildiğimiz maçlara bakıyoruz, bir de ikinci devrenin başlamasıyla 9 puan topladığımız maçlara bakıyoruz… Arada dağlar kadar fark var.
İlk devre küme düşme sinyalleriyle karalar bağlayan camia, ikinci devre adeta yeniden şaha kalkmış durumda. Tabii bunda Teknik Direktör Okan Buruk ve yaptığı kadro mühendisliğinin payının büyük olduğunu ekleyelim.
İkinci devrenin ilk maçı olan Kasımpaşa deplasmanından 1-0’lık galibiyetle ayrılırken heyecan dolu bir maç izlemiştik. Özellikle ilk yarıda bulduğumuz golle skoru uzatma dakikalarıyla birlikte 74 dakika boyunca, yoğun baskı altında koruyabilmek gibi zor bir işi hem şansımızın, hem de kaleci Gökhan’ın kahramanlığıyla başararak yeniden yeşeren ümitlerimizi, sahamızdaki Akhisar galibiyetiyle taçlandırdık.
Büyükşehir Belediye Erzurumspor maçının da zor olacağını biliyorduk. Düşme hattı potasındaki iki takımın mücadelesinde bu potadan sıyrılacak takım için alınacak 3 puan çok önemliydi. Okan Hoca’nın da maç sonu dediği gibi sahada iyi mücadele eden bir Rizespor izledik. Ev sahibi ekibin yoğun baskılarına, rakip kaleye gidemeyişimize ve rakibin kullandığı 17 korner vuruşuna rağmen direnç göstermek, deplasmanda kolay iş değil.
İlk yarıda ev sahibi ekibin haklı ve doğru bir kararla golünün sayılmamasıyla birlikte, ikinci yarıda ise üst üste kullandığı köşe vuruşlarına ve bize karşı uyguladığı yoğun baskıya rağmen kaliteli bir organizasyon sonucu bulduğumuz tek golle aldığımız 3 puan, adeta anamızın ak sütü gibi helaldir.
Sezonun ilk devresindeki maçlara göre artık şans da bizden yana. Ama yine de her zaman şansımıza güvenemeyiz. Özellikle attığımız golden sonra sürekli baskı yiyen bir takım olmaktan uzaklaşmalıyız ve bunu da umuyorum ki kısa zaman içinde düzelteceğiz.
Genelde Rizespor, devre arası transferinde canı yanan, aldığı futbolculardan verim alamayan bir kulüptür ancak bu sefer öyle olmadı. Kısa zaman içinde takıma katılan isimlerin ortaya koydukları mücadele ve takıma sağladıkları katkı, ciddi bir kadro mühendisliğinin eseridir. Bu mühendislik sezon başında konuşturulsaydı bu noktaya zaten gelmeyecektik ama bugün Başkan ve yöneticiler, üzerlerine çevrilen okların aşağıya indirildiğini görüyorsa, bu noktada Okan Hocaya dua etsinler.
13 hafta sonra kurtulduğumuz küme düşme potasından, alacağımız diğer galibiyetlerle kısa zamanda uzaklaşmayı diliyorum. O rahatlığa erene kadar rehavete kapılmak yok.
Darısı pilot takım işbirliğine
Çaykur Rizespor, Bölgesel Amatör Lig (BAL) temsilcilerimizden Kendirli Belediyespor takımını da tuttuğu özel uçakla Erzurum deplasmanına götürdü.
Erzurum’da Yakutiyespor ile maç oynayan Kendirli ekibi, 5-0 geride olduğu maçı, buzlu ve kötü zeminde birçok futbolcusunun sakatlanarak oyundan çıkması nedeniyle tamamlayamadı.
Yeşil-Mavili kulübün Kendirli takımına karşı yaptığı bu jest takdire şayandır. Keşke Rizespor, Pazarspor’u pilot takım belirlemek yerine bir merkez takımını kendine pilot takım seçerek alt liglerden üste doğru çıkmasında ön ayak olsa daha iyi olurdu. En azından kendi oyuncularını, kendi seçeceği hocaları ve kendi belirleyeceği yönetimle tam bir pilot takım kurulmuş olurdu.
Malum pilot takım denilen Pazarspor’un yaptığı ortada. Verdiğin futbolcuları takımında tutmayan bir kulüp pilot takımın olamaz. İşin en ironik tarafı; sezon başında aylarca senle idmana çıkan, kamp gören, resmi sayfanda “anlaştık” diye duyurduğun ama transferin bitimine 3 gün kala Rizespor’a geri postaladığın futbolcuyu, devre arası transfer döneminde yeniden takımına istemektir.
Evet Pazarspor bunu yaptı. Sezon başında beğenmedikleri Muhammet Çelik, U21 liginde üst üste goller atınca devre arasında kıymete bindi. Ama futbolcu da güzel bir mesaj göndererek bu teklifi geri çevirdi.
İşte Rizespor yönetimine tavsiyem, kamp masraflarından tutun, otobüs desteğine, malzeme desteğine ve verdiğiniz futbolcuların paralarını bile kendiniz ödediğiniz halde, pilot takım ruhunu yansıtamayan Pazarspor yerine, merkezden bir takımı BAL Liginden de olsa ele alın.