Geçtiğimiz ay görevini Hasan Kartal’a devreden eski kulüp başkanımız Hasan Kemal Yardımcı, Çaykur Rizespor’un 100 Milyon TL borcunun bulunduğunu belirtmişti.
Aradan yaklaşık 1 ay geçmeden yeni Başkan Hasan Kartal basın mensuplarına yaptığı açıklamasında kulübün 200 Milyon TL borcu olduğunu belirtti ve bu meblağın çok yüksek olduğunu, kendi muhasebecilerinin hesapları inceleyeceğini ifade etti.
Oysa 01 Ocak 2018 tarihinde düzenlenen basın toplantısında Çaykur Rizespor'un mali işlerden sorumlu başkan yardımcısı Ali Haydar Er, 2017 sonu itibarıyla kulübün 41 Milyon 443 bin lira borcunun bulunduğunu açıklamıştı. Ve bu paraya eski Başkan Metin Kalkavan’ın alacağı olan 12 Milyon TL dahil değildi.
Yani bu tabloya bakınca kulübün 10 ayda borcunun 159 Milyon TL arttığını görüyoruz. Biraz daha eskiye gidersek 18 Şubat 2017 tarihinde yapılan Mali Genel Kongrede dönemin Kulüp Başkanı Metin Kalkavan, Çaykur Rizespor'un 38-40 Milyon TL borcunun olduğunu açıklamış, 17 Eylül 2017'deki Olağanüstü Kongre sonucu görevi yeni Başkan Hasan Kemal Yardımcı'ya devreden Kalkavan, kulübün 37 Milyon TL borcu olduğunu ve kendisinin de ayrıca 12 Milyon TL alacağı bulunduğunu belirtmişti.
Şimdi bu işte bir terslik var… Hem de ciddi bir terslik var. Bir kulübün borcu 10 ayda bu kadar ciddi bir fark atarak yükselmez. En azından yükselmemeli…
Süper Lige yükselme parası 35 Milyon TL alındı. Kalan 35 Milyon TL sezon içine bölünmüş durumda. Sponsorluklar var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlattığı destekler var. Bunlara rağmen bu borç nasıl oldu?
Altyapı tesisi için 25 Milyon TL Bakanlık tarafından tahsis edildi. Tesisteki sahaların yönünün değişip ekstra bir saha daha kazandırılması planlanan proje değişip, sadece bir tesis binasına ve yıkılan çim sahanın suni çim sahaya dönüştürülmesinden ibaret yeni projenin bu borca bir katkısının olduğunu sanmıyorum.
Döviz kuru artışı desek, TFF o kısmı da sabitlemişti. Yine de bu kadar fark etmez herhalde. Bu kez akla transferlere ne verildiği geliyor? 14 yeni isim alındı. Gönderilenlerin parası da desek 159 Milyon artışa bu kısım mı sebep oldu acaba?
Mehmet Ali Karaca yönetimindeki transfer komitesinin geçtiğimiz ay içinde görevine son verildi. Acaba bu artışın sorumlusu olarak fatura scaut ekibine mi kesildi? Ama Karaca ve ekibi ise 14 isimden (hadi Cumhurbaşkanın torpillisi iki Senegali’yi saymayalım. Gerçi onlara da aylık 500 Euro maaş ödeniyor. Altyapı çocuklarından hiçbir farkları yok ama bizimkilere asgari ücret, elin zencilerine 500 Euro) sadece 4 ismin transferinin kendilerine ait olduğunu söylüyorlar. Yani Çınar Tarhan, Boldrin, Jach ve Brabec… Geriye kalan 8 ismi kim nasıl, ne şartlarda transfer etti. Tüm bu futbolculara, menajerlerine kaç para ödendi? Şeffaflık ilkesi gereği umarız bu bilgiler kamuoyuyla paylaşılır.
Bir yerlerde zafiyet var ama nerede?
Altyapıda olmadığı kesin ama anlaşılan kemer sıkma politikası önce altyapıdan başlatılıyor. Otel masrafları kısılsın diye deplasmana giden kafilede ikişerli odalarda kalmalardan tutun da yemeğine kadar. Üstte primler de düşürülmüş. Hatta Rizeli futbolculara prim de verilmeyecekmiş. Yani yukarda idmanlara çıkan mesela Emir Han, Gürkan gibi isimler prim alamayacak. Zaten bu isimler ve geçen sene sezon sonuna kadar A takım ile idmana çıkıp, Şampiyonluk kutlamalarında sahneye davet edilen Faruk Affan gibi, Kazım Kopuz, Berat Delihasan gibi futbolculara şampiyonluk primi verilmedi. Onların ne günahı var bilemiyoruz.
Yıllar önce Mustafa Denizli ile Şampiyonluk yaşayarak Süper Lige çıktığımızda takımın üçüncü yedek kalecisi Rizeli Yunus Emre Kırdal’dı. Ona bile o dönem şampiyonluk primi verilmemişti. Ama son Şampiyonluk yaşadığımızda takımın dördüncü yedek kalecisi ve hiç süre almayan Muhammed Alperen Uysal primden yararlandı. Ama bizimkilere bir şey yok.
Kendi futbolcuna prim verme, maaşını asgariden tut, deplasman masraflarından kıs, uçakla götürme, transfer faturasını yine kendi evlatlarına kes ama hala aynı yöneticiler görevinde kalsın.
Rizespor’da işler iyiye gidecek derken kötüye gidiyor. Selfie yöneticileriyle, her kafadan ayrı ses çıkarsa olacağı budur.
Dilerim Kasım ayında yapılacak kongrede köklü bir değişiklik olur.