İşlerim nedeniyle Giresunspor deplasmanına gidemedim. Evde televizyonun karşısına kurulup maçı izlemeye başladığımda keşke ilk 30 dakikadan sonra kalksaymışım.
Girdiğimiz net pozisyonları, hücum iştahını görünce bu maçtan 3 puanı kesin alırız diyordum ilk 30 dakika içinde ama tabii daha oynanmamış 60 dakika vardı, nereden bilelim böyle olacağını.
Maçı yazmanın bir anlamı yok. Bizimkiler rakiplerden biraz yürek örneği alsalar, nasıl hırçın oynanır, nasıl baskı kurulur öğrenseler böyle kolay goller de yemeyiz, kolay puan kayıpları da yaşamayız. Maç 90 dakika diye bir türlü öğrenemedik. 20-30 dakika oynamayla hiçbir ligde puan kazanılmıyor.
Tamam futbolculara da kabahat bulalım da, zaten bu kadro sezon başladığından beri böyle. Değişen bir şey yok ki! Ama İbrahim Hoca sen öyle değilsin. Takımı tanımak için 3-4 hafta istedin, 8 lig maçında da takımın başındasın. Tamam, kadro senin oluşturduğun kadro değil diye hak verdik, devre arasına kadar da sabretmeyi göze aldık ancak senden sadece birkaç dokunuş beklerken, artık neşter vurulacak hale geldi takım.
Bazı futbolculardan beklentin olduğundan dem vurup, o beklentileri karşılamadıklarını gördükçe bu ısrarın neden? Bireysel hatalardan korkarken, en çok bireysel hataya sahip olup, geçen seneden beri bu takımın en fazla puan kaybına sebep olan futbolcusuna şans vermeye devam etmen niye?
İbrahim Hoca için artık şapkasını önüne alıp düşünmeye başlama zamanı geldi ve devre arasını da beklememesi lazım. Yukarıda da dediğim gibi dokunuş zamanı geçti, neşter zamanı geldi. Son iki maçta da böyle olacaksa, ne şampiyonluktan bahsedelim, ne “Bu takımın hedefleri belli” diye dem vuralım. Hedefi belli olan bir takımda bu kadar lakayıt işler dönmez. Ne zaman ciddiyete dönülecek?
Bu saatten sonra defansta Miloseviç, Robin, Saadane üçlüsü arasından seçim yapılmayacaksa, Hoca da bu takımı sabote ediyor diye düşünmeye başlayacağım artık. Faruk Affan Doruklu diye stoperimiz de var. O oynasın razıyım. En fazla Ümit kadar hata yapar. Onu da gençliğine veririz artık.
Maalesef İbrahim Hoca da tercihleriyle şaşırtıyor bizleri. Bu anlamda Hikmet Hocayı aratmayacak hale gelecek sanırım. Hocam bırak artık bu şans bulup da heba eden, artık yeteneği de, kapasitesi de mevcut olanları “Acaba bu sefer tutar mı?” diye denemeyi. Olmayınca olmuyor. Edomwonyi yerine sağ kenarda Sinan Yazıcı’yı değerlendirsen o kanata en azından hız katar, zaten çocuk hücum oyuncusu, Edomwonyi’den daha fazla katkı sağlayacağına adım gibi eminim.
Kadronda altyapıdan futbolcular olabilir ama onları artık altyapı futbolcusu diye görmeyi bırak bu saatten sonra. Onlar da futbolcun ve en azından binlerce lira para alan, mağlubiyette gram üzülmeyip normal hayatlarına devam eden profesyonellerinden daha fazla yüreğini ortaya koyarak oynarlar. Kötü oynayıp yenilseler de bu şehrin çocukları oldukları için en azından utanarak, mahcup halde gezerler.
Devre arası bu takımı ciddi sorunlar bekliyor. Sözleşmelerden kaynaklı ekonomik külfetler altında kimlerin gönderileceği, kimlerin alınacağı gibi sıkıntılı bir süreç olduğunu biliyoruz. Bu anlamda hem yönetimin hem teknik ekibin Allah yardımcısı olsun.
Şu futbolculara ceza falan kestiğiniz yok bari en azından devre arasına kadar cezaları yedekte ya da tribünde oturmakla kesilsin de, biz kendi gençlerimizle yenilmeye ses çıkartmayız.