Milli maçtı, Yerel seçimdi derken lige verilen yaklaşık 20 günlük aradan sonra çıktığımız Beşiktaş maçında, ikinci devre 9 maçta yediğimiz golden fazlasını yiyerek sahadan 7-2 gibi bir farkla ayrıldık.
Tabelada durum kötü görünse de, maçın ardından birçok futbol otoritesinin de vurguladığı üzere bu Rizespor’un elinde olmayan ama sahadaki hakeminden VAR odasındaki hakemlere kadar sonuca etki eden şahsiyetlerin elindeydi.
İkinci devre 9 maçta elde edilen 22 puanla bir anda dikkatleri üzerine çeken ve ikinci devrenin en iyi 3 takımı arasına giren bir kulüp olmuş, bu başarıda da başta Okan Hoca olmak üzere devre arası uygulanan transfer politikasından dolayı yönetim kurulunu defalarca tebrik etmiştik.
Rizespor’un artık göz ardı edilemeyecek bu başarısı, spor kamuoyunda ve ulusal basında ancak son maçlarda dikkate alınır, lafı edilir hale gelmişti ki, Beşiktaş maçının ardından ilk kez Rizespor bu kadar konuşuldu ve haksızlık yapılmadı diye düşünüyorum.
7-2’lik mağlubiyetin nasıl gerçekleştiği artık herkesin malumudur. Yalnız bu sonuç birilerinin yorumladığı şekilde Rizespor adına bir kaza değildir. Kaza olabilmesi için Rizespor’un hata yapması gerekirdi ancak hatayı yapanlar maalesef maçın yönetimini elinde bulunduranlar oldular ve göz göre göre alınan farklı yenilgiye katkı sağladılar.
Okan Hoca Rizespor’da ikinci devre adeta bir devrim yaptı. Rizespor sahada top yapan tam bir takım haline geldi. Bunu Beşiktaş maçında özellikle 70 dakika çok iyi gördük. Zaten istatistikler de ortadayken adeta maçı oynayan biz olduk ama yenilen de biz olduk.
Sahadaki hatalarımız sadece girdiğimiz net pozisyonlardaki son vuruşlarımızda ve 70’inci dakikadan sonra defans hattını bırakmış olmamızdan kaynaklıdır. Şans faktörü, topun bir türlü kaleye gitmek istememesi diğer bir etken desek de baş etken adeta hak gaspına giden hakemler oldu.
Birçok maçta artık güvenilirliği tartışılmaya başlanmış olan VAR sisteminin bozulduğu bahanesiyle bariz yenilen 2 goldeki ofsaytın görmezden gelindiği, attığımız golde bile yine VAR sistemine gidilemeyerek uydurma bir ofsayt ile hakkımızın yenildiği bir maçtan sonra söylenecek pek bir şey kalmıyor.
Rizespor’un ortaya koyduğu futbola göre eğer sistem doğru çalışsaydı ve bu hak gasplarına gidilmeseydi puan almamamız işten bile değildi. Ancak her maçın sonunda olduğu gibi sadece tabelaya bakılıyor.
Benim merak ettiğim şey ise tabeladaki bu sonucun ardından, sistemsel ve hakemsel hatalar ortadayken Rizespor’un hakkı nasıl teslim edilecek? Kimler sorumluluk alacak? TFF nasıl bir yol izleyecek? Bu ligde takımların kaderiyle oynandığı çok görülmüştür ama tüm kamuoyunun da konuşur hale geldiği bu kadar bariz hatalar silsilesinin ardından birilerinin tatmin edici bir açıklama yapması gerektiğini düşünüyorum. Bunu özellikle hakkını gasp ettikleri Rizespor camiasına borçlular.
İkinci devre Fenerbahçe’ye 3-2 yenilerek aldığımız ilk mağlubiyetin ardından yazdığım yazımın da başlığındaki gibi “Gasp Çetesi” bu kez Beşiktaş maçında devreye girdi. Ama umuyorum ki bu çeteye en güzel cevabı yine saha içinde vereceğiz.
Taraftarımızın Rizespor’a olan inancı her geçen hafta daha da artıyor ve bunu da uzun bir aradan sonra ilk kez bu kadar yoğun bir taraftar önünde maça çıkarak görmüş olduk. Alınan skora rağmen taraftarın takımı sahiplenmesi taktire şayan bir durumdur.
Aynı ilgi ve desteğin, aynı olumlu futbolun Cumartesi günü yine sahamızda oynayacağımız Göztepe maçında da ortaya konulmasını diliyorum. Sadece rakibimizi değil, hakemleri de yenmemiz gerektiğini bir kez daha anlamış olduk. Hiçbir maçta rehavete kapılmadan ve dikkatli futbol oynarsak o çok istediğimiz yeni hedefleri belirlemek uzak olmayacaktır.