Geçtiğimiz sezon Süper Lig’den üzücü bir şekilde küme düştüğümüz 1. Lig’de ilk maçımızı Manisaspor karşısında 4-1 gibi güzel bir skorla alarak 3 puan sevinciyle lige başladık.
İlk maçlar hiçbir zaman kriter sayılmaz elbette ki bunun sağlamasını da önceki sezonlardan defalarca tecrübe etmiş bir takımız. Zaten henüz tam anlamıyla hazır olmadığımız ve eksiklerimizin de olduğu maç sonu Hikmet Hoca’nın açıklamalarıyla da vurgulandı.
Ancak temennimiz, elbette geçtiğimiz sezon düştüğümüz durumların tekrarını yaşamamak ve bu sezon elde edeceğimiz başarılarla, söz verildiği üzere farklı bir şekilde yeniden Süper Lig’e çıkmaktır.
Gerçi “farklı şekilde çıkacağız” sözünü geçtiğimiz haftalarda görevi devreden eski Başkan Metin Kalkavan vermişti.
Temmuz ayı başında Rize’de düzenlenen basın toplantısında Rizespor’u yeniden Süper Lig’e çıkartmakta kararlı görünen ve net açıklamalarda bulunan Kalkavan’ın ligin başlamasına kısa bir süre kala görevden ayrılmasını ve yeni bir başkanın göreve gelmesini açıkçası kimse beklemiyordu.
Artık yolumuza yeni Başkan Hasan Kemal Yardımcı ile devam ediyoruz. Yönetim henüz şekillenmedi. Önceki yönetimin devamı olduklarını belirten Yardımcı, erkenden kolları sıvayarak birçok ziyareti gerçekleştirdi. Net ve samimi açıklamalar vererek, kamuoyunda iyi bir reaksiyon da aldı.
İlk toplantısında maçın hemen ardından konuşmayacağını, TFF’deki kardeşi Servet Yardımcı’ya zarar verecek açıklamalardan kaçınacağını söyleyen ve bunu da 4-1’lik Manisaspor galibiyetinin ardından “prensip gereği” uygulayan Başkan Yardımcı’nın şimdilik eleştirdiğim tek yönü bu.
Samimi ve kararlı duruşunu, eğer canımızın yanacağı bir maç varsa, sıcağı sıcağına dile getirmesi gerekir. Servet Bey yıllardır o görevde ve yıllardır bu kulübü yönetenler birileri zarar görmesin diye, katledildiğimiz maçlardan sonra bile açıklama yapmayı tercih etmediler. Değişen bir şey olmadığı için bu mantıkla hareket edilmesini açıkçası uygun bulmuyorum. Tabii bunu zaman gösterecek.
İlk maçla ilgili söylenecek çok şey yok. Yeni bir sinerji ile çıkılan bu maçta açıkçası taraftar sayısı beklediğim gibi çıkmadı. Stadı daha kalabalık bekliyordum. Elbette her geçen gün dolacaktır ama eskiden olduğu gibi taraftar grubu bilincinin de statta oluşturulması gerekiyor.
Manisaspor maçında sadece dağdibi kale arkası tribününde coşkulu bir taraftar grubu vardı ve onlar sayesinde diğer tribünler de arada aksiyon gösterdi. Ama bana göre stadın her köşesinde taraftar gruplarının olması lazım. Maratonda, deniz tarafı kale arkasında ve vip kısımlarında izleyenleri 90 dakika ayakta tutabilecek, takımı tezahüratlarıyla motive edecek seslerin artması gerekiyor.
Bu bol gollü maçta maalesef sessiz çoğunluk, önceki sezonlarda olduğu gibi ağırlıktaydı. En kısa zamanda tıpkı dağdibi tribününde olduğu gibi coşkulu taraftar gruplarının diğer tribünlerde de yerini almasını diliyoruz ve bu konuda yönetimin de harekete geçmesini bekliyoruz.
Beyaz bir sayfanın açıldığı bu yeni sezonda, yeni bir sinerji ile, bu kez gerçek manada takım ve şehir birlikteliğini sağlayarak Süper Lig’e çıkacağımıza inanıyor ve artık söylenen lafların boşa söylenmediğini görmeyi diliyoruz.
Yolumuz uzun ve zorlu bir maratondayız. Muvaffak olmak dileğiyle…