Büyük ümitlerle bir yıl sonra yeniden yükseldiğimiz Süper Ligde daha 12 hafta geçmişken ligin dibini gördük.
12 haftada sadece bir galibiyet elde eden, ikisi üst üste deplasman ve sonuncusu içerde olmak üzere üç maçta da puan alamayan Çaykur Rizespor’da net görünen artık tek bir şey var; o da bu kadro ile ve bu yönetim anlayışı ile bu ligde tutunamayacağımızdır.
Lider Medipol Başakşehir karşısında ilk yarıyı golsüz berabere tamamlamış olmak, bu esnada hem rakibe pozisyon vermeyip 2 tane olumlu pozisyona da girmiş olmak ikinci yarı için bizleri ümitlendirse de rakibin bizi ikinci yarıda daha iyi analiz edişi ile golleri üst üste yedik. Belki Samudio’nun pozisyonunda VAR sistemine başvurulsaydı bir penaltı da kazanılabilirdi ama rakiplerimiz için ha bire VAR’a başvuran hakemler yerine Halil Umut Meler bu hakkını kullanmayı yeğlemedi. İkinci golden sonra daha azimli, daha ateşli olan futbolcular bir golü de bulsa da yeterli gelmedi bu baskı ve sonuçta puansız bir maçı daha geride bırakarak ligin dibine demiri attık.
Geçen hafta da yazdım; ortada iyi niyetli, hala takıma olan inancını koruyan bir hoca, sahada mücadele etmeye çalışan ama daha fazlasını yapamayan bir futbolcu topluluğu var. Ama bunlardan da önemlisi bu kadroyu yapılandıran futbol bilmeyen, akıl fukarası yönetim var. Bizimkilerin çoğu selfie yöneticisi. Kimisi aldığı sorumluluğun karşılığını yerine getiremezken, kimi de sadece dost-ahbap yöneticisi olmuş çıkmış.
Geçen sene bu camiaya hayal satıldı beyler. Beyaz bir sayfa derken, her şey çok güzel olacak diye beklerken aslında her şey daha da kötüye gitti ve şimdi işin içinden çıkamayan, eline yüzüne bulaştıran yönetim sorumluluk almamak için hiç bir şey yokmuş gibi davranıyor.
Ama hatırlatmakta fayda var. Tıpkı Başakşehir maçında taraftarın da yoğun bir şekilde seslendirdiği gibi “Yönetim, bu takım senin eserin.” Şimdi sezon başlamadan önce yeni sezon için kurduğunuz malzeme ortada ve bu malzeme puan kazanamıyor. Kimlere inandınız, kimlere güvendiniz bilemiyoruz ama futboldan anlamadığınız ortada.
Ocak ayında yapılması gereken ama Mayıs ayına ertelenen, o zaman da yapılamayıp 10 Kasım tarihine ertelenen kongre bir kez daha yapılamadı. Bu nasıl bir vahim durumdur. İflas eden futbol takımlarına döndük neredeyse. 40 milyon Lira ile alınan kulüp, nasıl olur da 200 Milyon Liraya (gerçi sonra 130 Milyon Lira denildi) çıktı bilen yok. Bu futbolcuların çoğunluğunu kim seçti, kaç para verildi bilen yok. En önemlisi bu durumdan nasıl çıkılacağına dair kelam eden de yok.
Sıkıntı büyük ama bu noktaya gelişimizin tek nedeni de haftalardır belirttiğimiz üzere yönetimin ta kendisidir. Kalkavan dönemini mumla aratır oldular. Metin Kalkavan mali disiplin derken, her ne kadar transferler noktasında sürekli yanlışa düşseler de 9 senede 40 Milyon Liraya bu borcu tutabilmişlerdi. Yönetimde çok sesliliği ortadan kaldırarak ne kadar doğru bir yaklaşım belirlediklerini de şu ana bakınca daha iyi anlıyorum.
Artık bir çuval incirin berbat olmaya yaklaştığı noktadayız. Hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya çalışanların bir an önce harekete geçme vaktidir. Her fırsatta Cumhurbaşkanı yalakalığı yapanların, şu takımın bu hale gelmesinden dolayı en azından Cumhurbaşkanı’na karşı hiç mi yüzleri kızarmıyor çok merak ediyorum.